Kekova Kaleköy'de geçen üç gün


Bayramda Bodrum’dan kaçış projesinin ilk ayağı olan Kekova Kaleköy’deki üç günlük tatilimiz bitirince geriye ne kaldı diye düşündüm. Bir yer hakkında en kestirme fikir beyan etmenin yolu şu soruya verilecek cevaptır; bir daha gitmek ister misin? Kale Köy’e bir daha gelirim diye tahmin ediyorum. Ama Datça veya Faralya gibi bağımlılık yapmayacak bir yer olduğu çok belli. Yani birkaç yıl sonra belki yine gelirim ve bir gece kalırım o kadar. Ama öncelikle yeni bir kalacak yer bulmalıyım. Kale Pansiyon için düşüncelerim pek olumlu değil. Niye böyle düşündüğümü yazayım.







Benim için yemek, sadece açlık bastıran bir iş değil. Güzel yemeği, değişik tadları, iyi sunumları seviyorum. Mutfak, hayatımın önemli bir parçası. Yurt içi veya yurt dışında iş için olsun, tatil için olsun gittiğim yerlerin bende bıraktığı izleri en çok bu tadlar oluşturuyor. Bilmemne katedrali hangi şehirdeydi unutabilirim ama o şehirde yediğim bir yemeği, içtiğim bir içkiyi unutmuyorum. Bu açıdan bakınca Kekova beni hiç kesmedi. Çok ama çok sıradan. Yemekler çok sıradan, sunumlar öyle. Kimse bir adım daha atayım, biraz daha iyisini yapayım derdinde değil. Çünkü hem görmemişler, bilmiyorlar hem talep eden de yok galiba. Demek istediğim parayla ölçülecek, sınıflandırılacak şeyler değil. Denizin dibindesin ama müşterine bir ahtapot sunmuyorsun. Üç gece sorduk üç gece de yok cevabını aldık. Çünkü Antalya’lılar denizden hiç anlamıyor. Halkın denizle ilişkisi iyi değil. Kalamarı sadece halka halka kesip tava yapmayı biliyorlar. Ara sıcak olarak börek vermeyen içkili yer olabilir mi? Börek en temel mezelerden biridir. Hiç bilmiyorsan peynirli sigara böreği sunabilirsin. Umurları da değil, dertleri de. Hayatı boyunca gördüğü en büyük yerleşimin senede bir gittiği Antalya olan bir işletmeci ancak bu kadar olur. İçlerinden de gelmiyor o ayrı. Buraları görünce Bodrum’un farkını bir daha anlıyorsun. Ege’nin tamamı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ama Bodrum ve kuzeyi çok farklı. Buraları Türkiye, Bodrum ise Ege. Bu fark çok açık. Kaleköy’de denize giysisiyle giren 14-15 yaşındaki kızı görünce içim acıdı. Bırakın bikiniyi, mayo giymesine bile izin verilmiyor. Ve denizin dibinde doğup büyüyen bir halktan bahsediyorum. Bu kadar tutucu olmaları akıl almaz. Bodrum ile farkı bu gibi detaylarda gizli. Kafa ve zihin açıklığı başka birşey. Antalya’da bunu göremedim. Antalya’nın içi bir zamanlar büyük eğlence mekanlarıyla doluydu. Şimdi hepsi kapanmış ve türküevi olmuş. Bu da ne demek istediğimi anlatıyor.

Gün batımıyla sahilde başlayan sofra...
... geç saatlere kadar sürüyor
Balık konusu ise daha bir kötü. Ben her akşam balık yesem bıkmam. Onun için de Ege’de, Akdeniz’de gittiğim yerlerde balık yemeyi tercih ediyorum. Geçmiş yıllarda Antalya ile balık konusunda kötü deneyimlerim olmuştu. Olimpos’ta istediğim barbun tavanın yanında şehriyeli pilav ve patates kızartması deniz mahsülüne kebap muamelesi yapmanın şahikasıydı. Bu sefer de üç gece ızgara balığın yanına sumaklı soğan getirdiler. Balığa köfte maumelesi. Yani aslında balık yapmayacaklar da müşteri isteyince et kadrosundan balığı veriyorlar. İlk akşam akya şiş yedik. Akyaya balık muamelesi yapmam ama hiç olmazsa tavuktan iyidir diye düşünmüştüm. İyi bir tavuk bize sunulan akyadan kesinlikle daha iyidir. Ertesi gün lagos ızgara istedim. Kurutmayın diye tembih etmiştim ama bu sefer de balık kılçığından ayrılmıyordu, çünkü pişmemiş. Üçüncü gece tüm riskleri alıp, sabah tutulmuş palamut istedim. Tasarımı aynen palamuttu. Kılçıklarını da iyi benzetmişler. Ama içi siyahımsı sünger gibiydi. Tatsız, kara kuru birşey. Bitiremedim. O derece kötü. Bu palamut maceramdan birkaç gün sonra gazetede, Marmara’da beklenen palamut akını ile ilgili bir yazı okuyunca tamam dedim işte bu. MÖ 350 yılında yaşayan antik gurme Archestratus demiş ki; palamutu Byzantion'dan veya yakınından temin et, Dardanelles'ten aşağı inme, alma, yeme. 2360 yıldır değişen birşey yok demek ki...








Bir diğer sıkıntı rakı konusunda. Yahu bir restoranda sadece Yeni Rakı bulundurulur mu? İlk akşam bir küçük yeşil Efe vardı onu içtik. Ertesi gün çocuğa Üçağız’a gittiğinde büyük bir Tekirdağ rakısı almasını söyledim. Ne bilsin gitmiş 50’lik bir şişe getirdi. Halbuki ben 70’lik istedim ki iki gecede bitiririz. 50’lik bizim ayarı bozdu. Kimse kızmasın ama  benim ağız tadıma göre Yeni Rakı sıralamada en altta. Hele Tekirdağ içtikten sonra aynı gece Yeni Rakı ile tamamlamak felaket. Antalya palamutunun yanında Yeni Rakı... Daha ne diyeyim?
Şimdi tüm bunlardan sonra üç günün sonunda hiç de az olmayan bir para verince Kale Pansiyon ile ilgili düşüncem iyi değil. Oda fiyatı 170 TL. Oda dediysem orta karar bir yerden söz ediyorum. Banyo temiz, oda eski. Ama denizin dibinde. Yemekleri anlattım. Üç gün sonunda yediğimiz akşam yemekleri ve öğlenleri yediğimiz hamurlarmış makarna ve salataya ve de içtiğimiz kahvelere verdiğimiz para 600-650 TL civarı. (Hiç hakkedilmiş bir para değil. Birkaç gün sonra size Kaleköy’den sonra gitiğimiz Faralya’daki Oyster’i anlatacağım. Orada verdiğimiz her kuruş helaldi.)


Kekova'daki denize inen şehir kalıntıları
Sakin sakin yüzerken bir anda Demre taraflarından gelen Türk ve Rus turistlerin akınına uğradık ve hemen toparlanıp kaçtık
Kaleköy'ün denizden görünüşü
Hamidiye zırhlısı Beyrut'tan Çanakkale'ye giderken Kaleköy'ün arkasındaki bu gizli koyda iki  gece kalmış, bakımı yapılmış. Bunu anlatan, bir evin banyosu duvarını sökmüşsünüz gibi duran berbat kitabe
Türk'ün Türk'e propagandası örneği

Kekova Kaleköy çok özel bir yer. 2500 yıl önce buraya yerleşenlerin kurduğu şehrin kalıntılarıyla kucak kucağa denizde yüzmek başka bir yerde mümkün değil. Sabah sekizde hiç oynamayan billur gibi deniz, Bodrum’da yaşayan biri olarak yabancı olduğum birşey değil ama karşında tarih, arkanda Simena şehri varken yüzmek sadece burada var. Özetle; bir gece kalmak için gidilir. Fazlası bana fazla gelir.

Yorumlar

  1. Serdar bey, ellerinize sağlık. Yine çok güzel ve sade bir üslup ile paylaşımınızı yapmışsınız. Özellikle "Türk'ün Türk'e propagandası örneği" lafına bayıldım. Denk gelirse ben de etrafıma satabilirim izniniz olursa:))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bodrum'da ne iş yaparım?

Bodrum'da nereye yerleşilir?

Bodrum'a tatil için geliyorsunuz. Peki nereye geliyorsunuz?