Bodrum'a kışın da gelinir
Bir şartlanma var; Bodrum'a yazın gidilir! İnsan bunun böyle olmadığını buraya yerleşince, buranın kışını yaşayınca çok daha iyi anlıyor. Tabii eğer Bodrum'a gelme ya da güneye gitme nedeniniz sadece güneş ve deniz ise söyleyecek lafım yok. Kayak için Haziran ayında Uludağ'a gidilmediği gibi deniz için de Aralık ayında Bodrum'a gelmezsiniz. Ama şehirdeki plaza hayatından sıkılıp, haftasonu AVM veya -diyelim İstanbul'dasınız- Beyoğlu'nda sinemaya gitmek dışında birşey yapmak istediğinizde kendinizi Boğaz kıyısına, Belgrad ormanına, Kilyos'a, Polenezköy'e atıyorsanız pekala Bodrum'a da gelebilirsiniz. Bütün mesele şartlanmayı kırmak. Kafalarda bir Bodrum algısı var, onu değiştirmek gerek. Bodrum deyince akla hemen valize mayo, havlu koymak geliyor. O valize kazak, spor ayakkabı koyarak Bodrum'a gitmeyi kendinize kabul ettirip bir kere denerseniz sonra çok daha sık geleceksiniz demektir. Bunu öylesine söylemiyorum, bu blogda yazıp eklediğim resimlerden, twitter mesajlarından veya direkt sohbetlerimden sonra buraya kışın gelen arkadaşlarımdan biliyorum. Bir gelen mutlaka her yıl gelmeyi istiyor ve geliyor da.
Gelmeden önce hava tahminlerini iyi incelemek, izlemek lazım. Çünkü bu yıl olduğu gibi hava harika, masmavi ve ılık da gidebilir, iki yıl önce bu ayda olduğu gibi yağmurlu, fırtınalı da. Yağmur önemli değil çünkü yağar ve ertesi gün muhtemelen açar. ama lodos fırtınasına denk gelirseniz sokakta zor yürürsünüz. Deli lodosun ne yapacağı belli olmuyor. Ha bunun da bir tadı yok mu? Var tabii. Meyhanede oturup dalgaları seyrederek yiyip içmek de iyi birşey. Ama kalacağınız günlerin tümünü meyhanede geçirmeyeceğinize göre insan bir mavilik, güneş görmek ister.
Buranın gri havası İstanbul'da olduğu gibi günlerce, haftalarca sürmüyor. Bir iki gün sonra mutlaka açıyor. Pırıl pırıl bir kış güneşi çıkıyor. Yağmurun temizlediği kasaba parlıyor, ışık saçıyor.
Bodrum'a kışın gelmek çok kolay ve ucuz. Şu aralar 40-50 TL'ye uçak bileti bulmak mümkün. Oteller zaten fiyatları indirdi. Bodrum'un merkezinde iki kişi, oda kahvaltı 50-60 TL'ye kalmak mümkün. Pansiyon isterseniz daha da ucuz, 30-35 TL civarında bulunuyor.
Bodrum'a bir cuma akşamı gelip pazar akşamı döndüğünüzü düşünün. Cuma akşamı otele eşyanızı bırakıp direkt balıkçılar çarışısında bir meyhaneye kendinizi atarsınız. Bu mevsim İstanbul'da asla bulamayacağınız, Güllük veya Yalıkavak civarında yakalanmış dil balığını düşünün. Öncesinde buranın yerel mezelerinden, çingene salatasından, ahtapot ızgarasından, kalamarından falan da yiyeceğinizi, rakınızı yudumlayacağınızı, iki saatlik bir yolculuktan sonra bambaşka bir iklime gelmiş olacağınızı hayal edin. İstanbul'un, Ankara'nın gürültüsünü, köprünün trafiğini, iş hayatınızın sıkıntılarını iki gün için de olsa arkada bırakacaksınız. Üstünüzde kaban veya paltoyla bindiğiniz uçaktan muhtemelen bir mont ile ineceksiniz. Yağmur yoksa bir kalınca kazak yetecek. Ertesi sabah bulutsuz, mavi bir gökyüzüne uyanacaksınız. Şaşıracaksınız. Çünkü geldiğiniz şehirde en azından onbeş gün güneş yerine kurşuni gökyüzünün altındaydınız. Belki de kar bastırdı, helak oldunuz. İşe gitmek bir dert dönmek daha beter bir dert oldu. Arabanız yolda kaldı. Ama burada sabah kahvaltınızı yapıp kendinizi sahile atacaksınız. Bodrum yürüyerek gezilir. Bir ucundan diğer ucuna yürüyecek, yürüdükçe kazak fazla gelmeye başlayacak. Denizci kahvesinde kahvenizi içecek, Azmakbaşı'nda kumların üstündeki masada belki bir öğlen birası yapacaksınız. Burada yaşayanlar da haftasonu o saatte oralarda olur. Kaleye, Karaada'ya ve arkada Kos'a dalıp gideceksiniz.
Belki bir araba kiralayıp koyları turlayacaksınız. Bu mevsimde araba fiyatları günlük 50-60 TL civarında. Yalıkavak'ta öğlen köfte veya ne bileyim Gümüşlük'te sahilde güneşi karşınıza alıp balık yiyeceksiniz. İkinci gece belki Marina Yat Kulübüne veya Mandalin'e ya da Barbeast'e uğrayacak, geceyi ikide bitireceksiniz. Uykunuz yoksa Mavi'ye devam edin. Tarkan dükkanı altıdan önce kapamaz. Beni orada göremezsiniz, o saate kalmam ama öncesinde Mahmut Kaptan'da veya balıkçılar çarşısında karşılaşabiliriz. Hem kışın gelirseniz, yazın açık olmayan, sadece kışın açık olan Mahmut Kaptan'da da rakı meze yapma şansınız olur (bu yazıyı yazarken twitter kanalıyla arkadaşlarımın Mahmut Kaptan'da olduğunu görüyorum).
İki günlük mola size çok iyi gelecektir. Pazar akşamı dönerken içiniz biraz burulur gibi olacak. Çünkü buradaki iklim, kasabanın dingin ritmi, insanların kışın nasıl yaşadığına şahit olmak aklınızı karıştırabilir. Hele döneceğiniz gün uçağa gitmeden sahilde oturup denizin kokusunu içinize çekerken dalıp "ben ne yapıyorum ya? nasıl bir hayat istiyorum?" konuları beyninizin kıvrımlarınde dolanmaya başladı mı virüsü kaptınız demektir. Ki bu da iyi birşey. Ne kadar çabuk gerçekten istediğiniz hayata geçebilirseniz sizin için o kadar iyi. Ömrünüz o kadar uzayacak. Halikarnas Balıkçısı'nın lafını kış için de söyleyebiliriz. ".... sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin"
Kendinize bu iyiliği yapıp, kışın bir Bodrum'a gelmenizi öneririm.
Kasım 2011-Bodrum |
Barlar sokağının kış hali |
Geçtiğimiz kurban bayramı zamanı |
Bir kış sabahı gemici kahvesi |
Aralık 2011 - Yalıkavak |
Aralık 2011-Bodrum |
Yağmur yağarken odamdan bahçenin görünümü |
Yağmurdan hemen sonra |
Buranın gri havası İstanbul'da olduğu gibi günlerce, haftalarca sürmüyor. Bir iki gün sonra mutlaka açıyor. Pırıl pırıl bir kış güneşi çıkıyor. Yağmurun temizlediği kasaba parlıyor, ışık saçıyor.
Bodrum'a kışın gelmek çok kolay ve ucuz. Şu aralar 40-50 TL'ye uçak bileti bulmak mümkün. Oteller zaten fiyatları indirdi. Bodrum'un merkezinde iki kişi, oda kahvaltı 50-60 TL'ye kalmak mümkün. Pansiyon isterseniz daha da ucuz, 30-35 TL civarında bulunuyor.
Yılbaşından hemen önce Yalıkavak |
Aynı açıdan üç farklı kış günü... bu birincisi |
Bu ikincisi... |
Bu da karayel fırtınasındaki hali |
Kışın bir yağmurlu günde Yalıkavak |
Yalıkavak |
İki gün önce çektim... yani 10 Aralık |
Bu da 10 aralık günü |
Bu da aynı tarih... sokaklarda gezinirken |
Aralık ayında bahçede pazar kahvaltısı |
Neriman kış güneşinin tadını çıkarıyor |
Bir aralık günü |
Kışın Yalıkavak manzarası |
Yalıkavak'ta balıkçı barınağı... yine Aralık ayından |
Bir kış pazar günü kahvede oturanlar... Yalıkavak |
2010 Kasım - Yalıkavak Sait |
2010 Ocak - Bodrum'da Tango Restaurant'ın önü |
2010 Ocak - Bodrum'da Deniz Feneri balıkçısı |
2010 Ocak-Bodrum'da Gemibaşı restoranı |
Kışın Bodrum'un kedili sokaklarında gezinirken |
Bir kış ikindisinde demlenmeye başlayan balıkçı |
Dün Gümüşlük'ten |
Bu da dünkü Gümüşlük turundan |
Bir kış günü sahilde bira veya kahve içenler |
Bir fırtına öncesi |
Gümüşlük'te kışın bir pazar günü, lodos |
Kasım ayında bir akşamüzeri Ortakent sahili |
Kasım ayında Yalıkavak'ta balık restoranları |
Kasım ayında Bodrum |
Bir şubat ayı |
Kasım ayında gündüzleri hala evin bahçesinde yaşıyoruz |
2008 şubat ayında Yalıkavak'ta yelken yarışı |
Kendinize bu iyiliği yapıp, kışın bir Bodrum'a gelmenizi öneririm.
bodrumun güzelliğine diyecek yok
YanıtlaSilSizi takip etmek bi dert etmemek bi dert.Daha öncede yazdığım gibi kızımızın ilkokulu bitirmesini bekliyoruz 2012'nin yazından önce gelemeyeceğiz.Okudukca sizi çok kıskanıyoruz.Biz de istiyoruz biz de!İnşallah o günleride görürüz.Tüm Bodrum güzellikleri daima sizinle olsun..Hoşcakalın.Berrin-Cemal
YanıtlaSil