Bodrum'a yerleşmemin yıldönümü yaklaşırken
Bodrum'a tam zamanlı yerleşmemin üçüncü yılı bir hafta içinde dolacak. İkibindokuz yılının beş nisan günü İstanbul'dan gelen eşya yüklü kamyonu karşılamış ve o akşam ilk kez Bodrum'un içindeki bu evde uyumuş, sabah güneşi ilk kez bu odama dolmuştu.
İstanbul'daki evi boşaltmadan önce gelip bahçeyi düzenliyorduk. İlk işim bu limon ağacını diktirmekti |
Taşındığımın ertesi günü sabah güneşi odaya dolunca ışığı çok sevmiş bu kareyi çekmiştim |
Gelelim Ahmet'in twitter'daki sorusuna. Soru aslında çok basit gibi görünen ama vereceğiniz cevapla sizi hayatınızı gözden geçirmeye yönlendiren bir soru: "Şimdi, şu an nerede olmak isterdiniz?" Buna verdiğiniz cevap, siz istediğiniz yerde mi yaşıyorsunuz, doğru işi mi yapıyorsunuz gibi bir çok meseleyi açığa çıkarır. Yani hayatınız doğru mu gidiyor?.. Bu bloga başlarken, ilk yazımda belirtmiştim; Bodrum ilk gördügüm o yaz tatilinden beri aklımın kaldığı bir yerdi. Hayat Bodrum'a yerleşmek fikrimi bazen erteletti, bazen önceliklerin arka sıralarına gönderdi ama hiç tümden gündemimden çıkarmama izin vermedi. Üniversite günlerinin romantik hayali olmasına da ben izin vermedim, hayat da yardım etti.
İkibinbeş yılında bir toplantı için Gemlik'e gidiyordum. İlkbahardan yaza döndüğümüz günlerdi, Pendik'ten feribota binmiştim. Feribot henüz havalimanının olmadığı yıllarda, arabayla Bodrum'a gidişlerimizi hatırlatmıştı. Öte yandan tıka basa bavullarla, denklerle doldurdukları mütevazı arabalarıyla emeklileri gördüm. Kış bitmiş ve güneye doğru, yazlıklarına gidiyorlardı işte. Ben ne yapıyordum? Büyük ve yeni bir arabamla, üstümde gömlek ve ceketle bir logo sunumu için firmanın birine gidiyordum. Kendimi o gün iyi hissetmedim. Emeklilere imrendim. Dedim ki; onlar gibi olmak için illa emekliliğimi mi beklemeliyim? Gittiğim toplantıya bu ruh haliyle girdiğimi, mıy mıy konuşup her şeye bir kulp takan genel müdür ve yönetim kurulu başkanına sizinle çalışmaya devam etmeyeceğim dediğimi de çok iyi hatırlıyorum. Hayatımda beni sıkan şeyleri elemeye o müşteri adayıyla başlamış oldum. Bu anlattığım İstanbul-Gemlik mini iş seyahatinin bende çok etkisi olmuştu. Bodrum'a yerleşmeyi ciddi bir "proje" haline getirmem o günün hemen ertesidir.
Bu kısa yazıyı Ahmet'in bugün sorduğu o soru yazdırdı. Bu konuya devam edeceğim.
Ha peki soruya sen ne cevap verdin derseniz; şu an olduğum yerde, çalışma odamın penceresinden gelen baharın yeşilliklerdeki coşkusunu görebilirken, açık kapıdan içeri giren iyot kokusunu duyarken, Bodrum'u damardan yaşarken...
Neriman İstanbul'da yoktu, Yalıkavak'ta bana katıldı. Aslen Yalıkavak'lıdır yani |
yol gösterici harika bir yazıydı :)))teşekkür ederim...
YanıtlaSilBlogunuzu okumaya başlayalı 20-25 gün kadar oldu ancak eski yazılarınızın çoğunu da bir çırpıda okudum.Aslında çabuk bitirmek istemiyorum, o kadar iyi geliyor ki Bodrum hayatı ile ilgili bu kadar güzel şeyler görmek.Sadece fotograflara bakmak bile mutlu ediyor ama yazılarınız da o kadar güzel ve keyifli.Bodrum'a yerleşme yıldönümünüz şimdiden kutlu olsun. Bugün İstanbul'un saçma trafiğinde,bunaltıcı vakitler geçirince ne kadar akıllıca bir karar verdiğinizi bir kere daha anladım.Çeşit çeşit mezeleri görünce ağzımın suyu akıyor, üstelik geçen Eylülde Gümüşlük 'te bir bahçe kenarında bulup aldığımız domateslerden daha güzelini hala yiyemedik.Geçen Kasım'da gitmeyi planlarken olmadı ama yakında bahar halini görmek için orada olmak için gün sayıyorum. O zamana kadar şahane blogunuz ile gözlerimiz bayram edecek.
YanıtlaSilBu güzel yazılar için teşekkürler,selamlar.
Canan
Çok teşekkür ederim. Gerçekten de amacım burada farklı bir hayatın olduğunu anlatmak, yüreklendirmek.
SilArkadaşlarıma sizden bahsettim aldığım cevap: Bu hafta balıkçılar çarşısında karşılaştık konuştuk oldu daha önce keşfetmişler..! Araştırma için oradalarmış ancak bu iş için çok fazla planlama yapmak da iyi değil gailba herşeyin tam olmasını bekledin mi öür bitiyor. Biraz meslektaş sayılırız en iyisini yapmışsınız ağız tadıyla yaşamaya devam..
YanıtlaSil