Bodrum'da kışı nasıl geçirdim?

Bir Haziran itibariyle resmen yaz başladı. Bu yazıya o gün başladım ama araya işler ve iki günlük Datça turu girince ancak bugün bitirebileceğim.
Şu sıralar hava da kendini havaya kaptırmış olmalı ki Bodrum’da yaz havası çalıyor. Hal böyle olunca, geride bıraktığımız kış sezonunun bir muhasebesini yapalım dedim. Bodrum’da ne yaptık, ne ettik? Nerelere gittik, neler yedik, içtik bir özet geçelim.
Ekim ayının altısında Yalıkavak’tan Bodrum’daki eve geçtim. O güne kadar hava çok iyi gidiyordu. Ama günler kısalmaya başlamıştı, geceler hafif serin oluyordu ve Yalıkavak’taki küçük evde içeride oturmaktansa Bodrum’daki bahçeli ve daha geniş evde yaşamak daha mantıklı olacaktı. Yalıkavak’ta kışın yaşamak kolay değil. Daha doğrusu oturduğum, tamamen yaz için düşünülmüş evde yaşamak zor. Hem Mahmut Kaptan da meyhanesini açmaya hazırlanıyordu. Açılışı kaçırmamak gerektiğinden Bodrum’a göçtüm. Tabii ben yazın Yalıkavak’ta kışın Bodrum’dayım deyince bana takılan çok oluyor. Hem bütün sene Bodrum’dasın bir de utanmadan yazlığa mı gidiyorsun diyorlar. Ama buraya geldiklerinde neden böyle yaptığımı görüyorlar, hak veriyorlar. Yalıkavak ile Bodrum arası hepi topu 17 km. Arada yüksekçe bir tepe var, onu aşarak gidiyorsunuz. Ama işte o tepenin ardıyla bu tarafı arasında yazın altı-yedi derece fark oluyor. Yalıkavak kuzeyli rüzgarlara açıktır ve yazın rüzgar genelikle kuzey ve kuzey batıdan eser. Bu da havayı serinletir, nemi sıfırlar. Yalıkavak’ta rüzgar esmediği gün sayısı –yaz sezonunda- bir haftayı bulmaz. Şu demek oluyor; yazın eviniz kuzeye açıksa hele biraz da denize yakınsa klima kullanmadan yazı geçirirsiniz. Oysa aynı tarihlerde Bodrum’un içinde insan buharlaşır. Bodrum’da yaşadığım ev yüz yıllık bir taş ev olmasına rağmen yatak odasının olduğu üst katta gece klimasız uyumak mümkün değil. Bazen aşağıda çalışma odasındaki sedirde uyumayı tercih ediyorum. Çünkü evde de aşağısı ile yukarısı en az dört derece fark ediyor. Evin dört tarafı açık ama bütün pencereli de açsanız nafile. Hava hareket etmiyor. Bodrum yüzünü güneye dönmüş bir sahil kasabası. Sırtını da dağa yaslamış sayılır. O dağ da kuzey rüzgarını bir öçüde engelliyor.

Bir ekim akşamında Ortakent
Bu fotoğrafı çok seviyorum. Aralık ayında bir gece Mahmut Kaptan'da vakit ilerlemişken, çalan müziğe yoldan geçen iki kişi dans ederek eşlik ediyor. Bu arada aralık ayında ısıtıcı olmadan dışarıda oturulduğu dikkatlerden kaçmasın
Ekim ayının ikinci haftası Mahmut Kaptan meyhaneyi açtı. Bu o ilk akşamdan bir kare
Gümüşlük Limon'un kapandığı günün sabahı
Kasım ayında Bodrum
Yağmur yaklaşırken Turgutreis
Her zaman en kalabalık meydan olan Halk Eğitim Merkezi'nin bulunduğu meydanın kış hali
Aralık ayında gün batımında
Ocak ayında Yalıkavak
Dediğim gibi ekim ayının altısında Bodrum’a göçtüm ve kendim için resmen kış mevsimini başlatmış oldum. Benim göçmem ne olacak? Laptop ve birkaç parça giysi o kadar. Yani iki çantayla iki yer arasında göçüp duruyorum.
Ekim, kasım ve aralık aylarında toplam beş gün İstanbul’a gidip gelme dışında sürekli Bodrum’daydım. Kasımda kış yüzünü göstermeye başladı. İlk fırtınalar, yağmurlar kışın sert geçeceğinin işareti oldular. Gerçekten de buranın şartlarına göre yoğun ve sert bir kış geçti. Geçen yıllarda dört beş fırtınayla kışı atlatırdık. Bu kış o kadar çok fırtına yaptı ki saymadım artık. Yine geçtiğimiz yıllarda bir iki bulutsuz şubat, mart gecelerinde ayaz yapar, ısı eksiye düşerken bu kış hiç değilse on gece eksiyi gördük. Akşam yürüyüşlerinde bere ve eldiven taktığım günler oldu.
Bir kış sabahı bahçede kahvaltı hazırlığı
Kış demek Bodrum'da mandalina demek
Yılbaşının ertesi günü
Evde kış gecelerini geçirdiğim köşelerden
Şubat ayında Bodrum
Kışın çok güzel bir havada Gümüşlük
Çok sakin bir kış akşamı
Bu da fırtınanın yaklaştığı bir kış akşamı
Yağmurlu günlerden birinde bahçe
İşte bazen kışın da böyle hava kalıyor, deniz kalıyor
Kış akşamlarının en hoş yanı evde şömine başında geçen zamanlardı.Hele dışarıda hızı saatte 100 kilometreyi geçen lodos varken kepenkleri kapatıp müzik dinleyerek geçirdiğim geceler kışın en iyi yanıydı. Ya da yağmur yağarken veya lodos Bodrum’u hırpalarken çizmeleri giyip Mahmut Kaptan’a gittiğim akşamlar çok güzel akşamlardı. Kaptanla ve ekiple muhabbet ederken tam artık gideyim diyordum, gök gürlüyor yağmur indiriyordu. Hadi bir yolluk bir yolluk daha derken geceler epey uzadı.
Ocak ayında yaptığım iki günlük Selimiye ve Datça gezisi bu kışın en güzel seyahatlerinden biriydi. Bodrum’dan karadan Datça’ya gidip feribotla dönmüştüm. Selimiye’yi bir uçtan bir uca gezerken gördüğüm insan sayısı yirmiyi bulmadı. O derece. Bu yıl feribot seferlerinin kışın -sefer sayısı haftada bir ikiye de inse- devam etmesi bana iyi geldi. Aklıma esince, hava da uygunsa çantayı arabaya atıp Ege’nin en güzel köşelerine turlayabildim. Ocak ayındaki bu gezi hepsinden daha zevkliydi çünkü bu ay buralarda doğanın uyanmaya başladığı ay. İstanbul’da baharlar bahar aylarında açar ama Ege’de mesela badem ağaçları ocak ayı sonunda baharlanıyor. Hele deli badem dedikleri türünün bembeyaz açarak Datça’yı süslemesine şahit olmak öyle böyle bir keyif değil. Önümüzdeki yıl hedefim ocak sonunda değil de tam açma zamanı olan şubat ayının ilk haftası oralara gitmek.
Ocak ayındaki geziden; Datça'dan feribotla ayrılırken
Ocak ayında açan baharlar
Muğla-Akyaka yolundan
Gökova altın sarısı 
Marmaris'te bir kış akşamı
Kimseciklerin olmadığı Selimiye
Ocak ayında Datça Mesudiye
Aynı geziden; Knidos
Palamutbükü. Ocak ayı
Datça
Kendisiyle Datça'da tanıştım
Mart ayında bu sefer dört günlük daha uzun bir tur yaptım. İş ile geziyi birleştirip, Antalya’da bir toplantıya katılıp dönüşte bir gece Fethiye, bir gece de Datça yaparak, yine feribotla Bodrum’a döndüm. Bu yolculuğun iki önemli yanı oldu. Biri ilk kez Bodrum-Çökertme-Ören-Akyaka yolunu sahilden kullanmamdı. Ki bu yolu ile ilgili blogda bilgi verdim. İkincisi de aynı gün Köyceğiz’de güneşli bir havada 17 derecede öğlen yemeği yedikten birkaç saat sonra Torosların tepelerinde –3 dereceyi ve karı görmemdi. İstanbul’un çetin kış dönemlerinde ne yapıp edip işleri buradan halledip hiç İstanbul’a adım atmamış, o yüzden de hiç kar görmemiştim. Aşağıdaki fotoğraflar bu geziden.
Fethiye'ye doğru
Gökova'nın Bodrum tarafından Datça'ya bakış
Bir tek insanın dahi olmadığı Çökertme sahili
Ören girişindeki termik santral
Akbük
Hayatımda ilk kez Akbük'ü gördüm ve vuruldum. Yazın bu sakinlik olmayacak tabii
Köyceğiz
Toroslar
Toroslar
Bomboş Kaş sokakları
Fethiye
Datça
Datça'da köyde domuz eti, çağla ve portakalçello'lu menü


Bodrum’da kışın ne yapıyorsun diye çok soran oluyor. Hemen ardından gelen ikinci soru sıkılmıyor musun? Bu tamamen kişiyle ilgili. Ben kendimle iyi geçindiğim, yalnızlığı, sakinliği sevdiğim için, en önemlisi her gün bir şekilde işimi buradan yürütebildiğim ve de Bodrum’u çok sevdiğim için sıkılmanın ne olduğunu bilmiyorum. Herşeyden önce buranın kışı ile yazının arasında çok fark var. Hem insan kalitesi kışın daha iyi, hem kasabanın ortamı yaza göre çok çok daha iyi. Kalabalık yok. Abuk sabuk tipler yok. Bodrum’lular, benim gibi burayı sevip yerleşenler ve hafta sonları burayı sevip gelenler var. Yani kışın Bodrum’da olmaktan mutlu olanlar bir aradayız. Meyhaneler kararınca kalabalık. Balıklar ve mezeler yaza göre çok daha özenli. Malum, yazın ne versen gidiyor. Kışın öyle değil ama. Bir iki bozuk, bayat mal verirse o meyhanenin önünden bile geçmeyiz. Bakmayın burası yaz yeri ama yaz sezonu dediğiniz topla, çarp, böl 75 gün. Sonra 290 gün biz burada başbaşayız. Akıllı işletmeci bunun farkında olan işletmecidir.
Yılbaşı öncesi Bodrum
Ocak ayında Gümüşlük'teki kahve
Ocak ayında İasos
Pırıl pırıl bir kış günü
Şiddetli lodosun devirdiği yılbaşı çamımız
Fırtınadan hemen sonra barlar sokağı
Belediye işçileri fırtınanın hasarını onarıyorlar
Bu kış Bodrum tadilat ve alt yapı çalışmalarıyla geçti.
Kos'tan yağmur geliyor
Balıkçılar çarşısının girişi
Balıkçılar çarşısının Bana göre en iyi meyhanesi Deniz Feneri
Soğuk fakat güneşli bir hafta sonu
Kışın yağmurlarla beraber pazarda otlar bollaşıyor
Ha bu arada Türk Yıldızları da gökyüzümüzü şereflendirdiler
Tabii benim gibi rakı, meyhane, sohbet sevenler için bir mabed olan Mahmut Kaptan’ımız sadece kışın açık. Bu da burada yaşamanın bir ayrıcalığı.
Artık yazının başında dediğim gibi resmen yaz sezonuna girdik. Ortalık hareketlenmeye başladı. Okullar henüz kapanmadığı için yükünü tutmadı belki ama yollardaki araç sayısının artması bile yazın geldiğinin bir işareti. Kışın hiç duymadığımız korna sesleri 34 plakalı araç sayısı hakkında fikir veriyor. Bu sabah ilk defa bahçede kahvaltı ederken güneşten saklanmaya başladım. Öğlen bir ara bahçede gezinirken de ilk defa ciddi ciddi yakmaya başladı. Ve birkaç gündür artık evin içi dışarıdan serin. Bunlar hep yazın işaretleri.
Bir sabah kalkacağım ve bahçeye çıktığımda boncuk boncuk terleyeceğim. İşte o gün kahvaltıyı edip, alacağım birkaç parça eşyayı ve kedim Neriman’ı arabaya atıp Bodrum’daki evi kilitleyeceğim. Sonra da ver elini Yalıkavak günleri...

Yorumlar

  1. şahane bir hayat

    YanıtlaSil
  2. özgürlüğün tanımı...

    YanıtlaSil
  3. 31 yaşındayım, 5 yıldır Bodrumda yaşıyorum. Ankaradaki hayatımı bırakıp Bodruma yerleştim. Blogunuza yenilerde rastladım, hayretle ve ilgiyle yazılarınızı takip ediyorum. Çoğu zaman yalnız olduğumuzu düşünmek, kararlarımızla normların dışına çıktığımızda hata yapıyormuşuz endişesine kapılmak, hayat kaliteniz açısından (insan doğası anlamında) çok çok olumlu bir adımı attığınız halde boşa vakit öldürdüğünüzü size her fırsatta hissettiren insanlara karşı durmak, kariyer ve para hırsıyla, bencillikle dolu bir iş yaşantısı yerine basit hayatı seçtiğiniz için tembel/rahat olarak adlandırılmak. Ben bazen insanlara kendimi anlatmaktan yoruluyorum, asla seçmeyeceklerini ifade ettikleri bir yolda iyi olduğumu onlara anlatmaya çalışmak beni sıkıyor sanırım. Herhalde bu tarz yaklaşımlar az da olsa zihnime giriyor ki, yazılarınızı okumak bana kendimi iyi hissettirdi. Teşekkür etmek istedim.

    YanıtlaSil
  4. Haydi bende İstanbul'dan geldim ve benim gözümde Bodrum'da böyle, diye anlatayım..Bekliyorum, eğer işim olursa, göçtüğümde ilk işim, göçedenler kulübü kurmak olacak internette :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bence de o kulüp kurulsun ve Serdar Bey, başkan olsun. değişik organizasyonlar olabilir. güzel sosyalleşme olur

      Sil
    2. önümüzdeki ekim ayının ilk haftası 2 yaşındaki oğlumla bodrum biteze gitmek istiyoruz.sizce hava bebek için uygun olurmu denize girebilirmiyiz?sizin yazılarınızı okudukça tası tarağı toplayıp bodruma taşınasım geliyor

      Sil
    3. Ekim ayının ilk haftası genellikle iyi geçer.

      Sil
    4. Ben adanada ikamet ediyorum ve bu sehir boguyor artik beni.ikinci baharim dedigim sevdigim esim ve kizimla yasamak istedim sehrin bodrum olduguna karar verdim neden bilmiyorum ama ben bodrumda olmaliyim diyor icimdeki ses ama korkularim var. Ben dogup buyudugum sehri

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bodrum'da ne iş yaparım?

Bodrum'da nereye yerleşilir?

Bodrum'a tatil için geliyorsunuz. Peki nereye geliyorsunuz?