Bodrum'da Ottoflamm'da Shantel ile Ege ve Balkan ikilisi
Shantel’i
bilir misiniz? Hırvat asıllı ama Almanya’da büyüyen müzisyen, orta karar bir dj
iken, köklerinin müziğine yeni bir tarz getirerek bir anda dünyada bilinir
oldu. Balkan ve Doğu Avrupa’nın ezgileriyle dj’lik alt yapısıyla birleştirip
insanın içini kıpır kıpır eden yeni bir tarz oluşturmuştu. Zaman zaman klezmer,
sefarad müziği, rembetiko gibi geleneksel müzikleri ve balkan çingenelerinin
ezgilerini yorumladı. Çok da başarılı oldu. Orkestrasının adı Bucovina Club.
Bucovina Romanya’da bir bölge diye biliyorum. Geçmişinden dolayı çingenelerle
olan bağlantısı Shantel’in önemli bir avantajı. Çingenelerin Balkan Müziği’ne
olan güçlü katkısı, Shantel’in müziğinin temeli. En bilinen ve satan albümü
Disko Partizani bizde de çok sevilmiş, iş yapmıştı. Shantel’i ben birkaç kez
İstanbul Babylon’da izlemiştim. Ancak onlar dj setleriydi. Yine de çok
eğlenmiştim. Cazın yanı sıra dünya coğrafyalarının ezgilerine, ama özellikle de
Yunan ve Balkan ezgilerine olan merakımdan dolayı Shantel bana hep iyi gelir.
Geçen hafta Bodrum Gölköy’de bu yaz açılan Ottoflamm’da Shantel konseri olacak haberini
duyunca Cuma akşamımı bu konsere ayırdım. Üstelik bu sefer Bucovina Club ile
birlikte geliyorlardı yani sahnede canlı izleyebilecektim.
Önce
Ottoflamm’dan biraz söz edeyim. Otto’yu ve Flamm’ı bilenler bilir. Bilmeyenler
için bir iki bilgi kırıntısı vereyim; Otto önceleri Asmalımescit’te Babylon’un
sokağının sonunda, solda, birkaç basamakla inilen, akşamları pizza, makarna
gibi hafif yiyeceklerin olduğu ama asıl önemlisi iyi müzik çalan bir mekan
olarak başladı. Zaman içinde epey popüler oldu. Cuma ve Cumartesi geceleri
küçük mekana sığmayan müdavimleri sokağa taşmaya başladı. Elinde içkileriyle
reklamcı, tasarımcı ağırlıklı müşterileri sokakta saatlerce ayakta sohbet edip
müzik dinlerdi. Ben de müdavimlerinden olmasam da ara sıra giderdim. Benim müdavim
olduğum mekan, aynı sokağın başındaki Flamm’dı. Biraz yaşın da etkisiyle
olmalı, Flamm’da daha sakin müzik dinleyip, masada sohbet edip iyi yemek yemeyi
tercih ederdim. Ama yemek sonrası mutlaka sokağın aşağısına iner eğer ayakta
duracak yer varsa bir süreliğine Otto’ya uğrardım. Otto sonra yukarıda Sofyalı
sokakta Sofyalı meyhanesinin tam karşısına ikinci Otto’yu açtı. O arada ben
Bodrum’a yerleştim, Asmalımescit ile eskisi gibi ilişkim kalmadı.
Gün batımında Gölköy ve Ottoflamm |
Flamm
ise yıllardır aileden tanıdığım ve İrfan abi dediğim İrfan Kuriş’in mekanıydı.
İrfan Kuriş her zaman en iyi mekanları açar, bir zaman gelir orayı bırakır
yenisini açar, böyle oynar işte. Bir zamanların Türkbükü efsanesi Maki onun
projesiydi mesela. Flamm da Asmalımescit’te Sofyalı Sokak ile Babylon’un
sokağının kesiştiği köşe binadaydı. Çok iyi mutfak, çok iyi atmosfer vardı.
Orta yaşa hitap eden bir mekandı. Yazın sokaktaki masalarda otururduk. Kışın
ise her cuma akşamı bir araya geldiğimiz ekiple ayda bir Flamm’da bir araya
gelir, iki camın olduğu köşe masaya otururduk. Genellikle menüsü gereği şarap
içerdik. Geçen gün irfan Kuriş ile sohbet ederken hatırlatta, bir keresinde
bizim masada 14 şişe şarap içilmiş. Kaç kişiydiniz derseniz, o akşam sekiz kişi
olduğumuzu hatırlıyorum. Şimdi artık Flamm yok, biz de o atmosferi kaybettik.
Öyle tahmin ediyorum ki İrfan Kuriş Asmalımescit’te çevredeki meyhanelere
kıyasla epey pahalı ve üstelik meyhane değil de nitelikli bir restoran açacağı
zaman laf eden çok olmuştur. Deli misin, burada tinerciler var, iş yapamazsın
demişlerdir. Ama sonra hepsi Flamm’da iyi yemek yemiş olmalılar. Yıllar sonra
“Flamm’ı devredeceğim” dediğinde ben dahil herkes “etme eyleme Asmalımescit
tavan yaptı, iş iyi gidiyor” dedik. İrfan abi ise Asmalı bitiyor dedi.
Demesinden bir yıl sonra Asmalı gerçekten de bitti. Şimdilerde artık eskinin
nitelikli mekanları kötü birahanelere dönüştü. Bilindik mesele; Asmalımescit’in
bağlı olduğu Beyoğlu Belediye’sinin artist başkanı sokaklardaki masaları
kaldırdı falan...
İşte
bu anlattığım Otto ile Flamm Bodrum’da Gölköy’deki eski Havana’yı alıp
Ottoflamm’a çevirdiler. Cuma akşamı hem Shantel’i dinlemek hem de İrfan abiye
ve Otto Nevzat’a hayırlı olsun demek için Gölköy’e gittik. Mekan çok ama çok
başarılı olmuş. Hem bar-restoran, hem geceleri club ve hem de otel olarak
tasarlanmış bir kompleks. Herşey mükemmel. Tam ince rafine zevkin çizgilerini
taşıyan bir yer olmuş. Yemekleri anlatmama gerek yok, Otto’nun ve eski Flamm’ın
en iyi lezzetleri bir araya gelmiş. Yazın kırmızı şarap içmekte zorlandığım
için rakıyı tercih ettik. Rakı için de çok uygun ve lezzetli mezelerle, gece
Gölköy’ün göl gibi denizinin dibinde harika bir yemek yedik. Ve yemeğin sonuna
doğru Shantel ve Bucovina Club sahneye çıktılar.
O kıpır kıpır müzik ile önce
yerimizde zıplamaya, sonra sahnenin önündeki çimlerin üzerinde zıplamaya
başladık. Sonrası... Sonrası için aşağıdaki videoyu izlemenizi veya Youtube
için http://www.youtube.com/watch?v=Xjnr8pcy75Y&feature=plcp linki tıklamanızı öneririm. Toplam dokuz dakikalık bir video. Atmosferi anlayabilmek için zamanınız varsa tamamını izleminizi öneririm. İzlerseniz bir süre sonra elleriniz ve ayaklarınızla tempo tutmaya başlayacaksınız. Özellikle beşinci dakikadan sonrası konserin arkadaşlar arası partiye dönüştüğü bölümü gösteriyor. iPhone ile ve o kadar rakıyla ancak bu kadar
çekebildim.
Hem Ege denizi hem Ege kıyısında Balkan ezgileri benim için harika
bir ikili oldu. En sevdiğim coğrafyada, köklerimin olduğu Balkan bölgesinden de
örneklerin olduğu ezgilerle gerçekten hep neşeyle hatırlayacağım bir gece
geçirdim.
Ege
iyidir... Hele Balkan ile birleşince tadından yenmez oluyor.
Iyı gunler Serdar bey,
YanıtlaSilIkı haftalık tatılden vede evımız kesın Bodrum donusune hazırladıktan sonra bugun Bopdrumdan cıktık Kanada ya gerı donuyoruz. Su anda Loungea ucak beklerken esım ELLE dergısının 110. sayfasında sızden ve yazılarınızdan bahsedıldıgı gosterdı. Eh artık sızde Bodrum kadar meshur oldunuz. Kısın Kaptanda karsılastıgımızda musadenızle bır ımza ıcın masanıza ugramak hemde guzel yazılarınızın devamını rıca etmek ısterım.
Kanada'dan Nıyazı