Geçen
Cuma günü yine kısa bir tur yapmış, Bozburun ve Datça Palamutbükü’ne gitmiştik.
Bir önceki yazıda Bozburun’da Orfoz’da yediklerimizi ve mekanı anlatmıştım.
Şimdi biraz Palamutbükü faslından söz edeyim istiyorum.
Benim
kısa turlarımın odağında hep yiyecek içecek var. Hem Ege coğrafyasının sevdiğim
yerlerini geziyorum hem oralarda sevdiğim mekanlarda yiyip içiyorum. Benim için
kahvaltının da, öğlen yemeğinin de, akşam yemeğinin de yeri ayrı. Ama asıl
akşam yemeği başka bir ayin tabii.
Bozburun’da
Orfoz’da yediğimiz muazzam bir akşam yemeğinden sonra sabah uyanıp denize
girdik ve arabaya atladığımız gibi Datça’ya doğru yola çıktık. Bozburun’dan
Hisarönü’ne geldiğinizde Marmaris-Datça yoluna çıkan sapağa vardığınızda sağa
dönerseniz yüz metre sonra Mavi Pide’ye gelirsiniz. Mavi Pide çok iyi pide
yapıyor gerçekten. Kesinlikle mide kaynatmıyor. Közlenmiş patlıcanlı ve otlu,
peynirli pideleri çok lezzetli. Kalabalık gittiğimizde herkes ayrı bir çeşit
sipariş ediyor ve birbirimizin pidelerinden tadıyoruz. Mavi Pide yılın en sıcak
günlerinde bile dere kenarında ve ağaçlar arasında olduğundan serindir. İşte
sabah kahvaltımızı bu Mavi Pide’de yaptık. Hem pide yedik hem ortaya kahvaltı
söyledik. Bir yandan da kazları, ördekleri, derede oynaşan balıkları seyrettik. Vaha gibi
bir yer. Yolunuz o taraftan geçerse ne yapın yapın uğrayın.
|
Yaz sıcağında su şırıltısını dinleyerek serinlemek büyük nimet |
Kahvaltıyı
edip Datça’ya devam ettik ve vardığımızda kalacağıımız DM Residence’a
yerleştik. İsmi ürkütmesin çok sevimli bir yerdir. İstanbul’da Fenerbahçe
taraflarında oturan sevimli bir çift işletiyor. Emekli olmuşlar ve bu oteli
yapmışlar. İddiasız ve tertemiz bir yer. Sadece yazları açık, kışın İstanbul’dalar.
Datça’nın tam göbeğindedir. Bence Datça’nın en mükemmel tarafı istediğiniz anda
istediğiniz yerden denize girebilmeniz. Kasabanın merkezinde mavi bayraklı
plajlar var. Bu nimetten faydalanmak için ille deniz kıyısı bir yerde kalmanız
gerekmiyor yani. Bizimse merkezde kalma nedenimiz, akşam Fevzi’de yiyip
içeceğimizden araba kullanmak istememem. Dolayısıyla günü büklerde geçirip
akşam otele dönüyoruz. Çünkü özellikle Palamutbükü’nün denizi inanılmazdır ve
vazgeçilmezdir.
|
DM Residence'taki odadan manzara |
|
Yol üzerinde Hızırşah köyüne girip yolu uzatarak gittim |
|
Artık çok azalan, kasaba çay bahçesi |
|
Datça'nın içinde köylünün ürünlerini ambalajlayarak satan kooperatiflerin mağazaları var. Datça demek badem demektir. Sonra da zeytin, kekik, kapari ... |
|
Datça'da sabah güneşin doğuşu |
İki
günümüzü Palamutbükü’nde geçirdik. Burası ağırlıklı olarak orta direğin tatil
yaptığı, Mesudiye’li ve civar köylerde yaşayanların da günü birlik denize girip
çıktığı son derece mütevazı bir yer. İyiliği; geniş kumsalı ve türkuvaz denizi.
Kötülüğü; bu mevsimde ortalıktaki çoluk çombalak bolluğu. Ama dediğim gibi
kumsal geniş, kendinize sakin bir yer bulabilirsiniz. İki sezon önce açılan
Mavi Beyaz buraya kaliteli işletmecilik getirdi. Çünkü Palamut’taki
işletmelerde biraz özensizlik vardır. Tabii hepsinde kalmadım, genelleme yapmak
yanlış olabilir. Ama farklı üç dört yerde konaklamış ve memnun kalmamıştım.
Temiz ama yeni yıkanmış, kurumamış çarşafta da yatmak zorunda kaldığım oldu,
traktör efektiyle çalışan klimadan uyuyamadığım da oldu. O yüzden artık
Palamut’ta kalmıyorum ya Hayıtbükü’ndeki Ortam’a geçiyorum ya da merkezdeki
DM’ye gidiyorum. Bunun bir kötülüğü var o da dolunayda kumsalda rakı içmenin
tadını ıskalamak. Mavi Beyaz Palamut’taki diğer tesislerden üç misli pahalı.
Bir iki gece için değer. İlk fırsatta, veya eylül mehtabında kalmak istiyorum.
Mavi Beyaz’ı işleten Mehmet Bey’in Datça merkezinde Datça Türkevi adında bir
tesisi var. Mavi Beyaz’ın restoran ve plaj kısmının yiyecek içecek işini Semra
Hanım üstlenmiş. Semra Hanım Fevzi’nin oğlunun annesi. Oğulları Arda da
gündüzleri annesine, akşamları da merkeze gidip babasına yardım ediyor. Semra
Hanım eskiden Fevzi ile birlikte restoranı işletiyordu. Şimdi artık Mavi Beyaz’da.
Buranın plajı çok iyidir. Hafif atıştırmalık pizza, köfte, kalamar gibi
yiyecekler ve buz gibi bira her daim mevcut. Karşınızda uçsuz bucaksız türkuvaz
bir deniz, şezlongta uzanmışsınız, üstünüzde sazlardan yapılmış gölgelik. Daha
ne olsun?
|
Solda görülen Palamutbükü'nu Datça'ya bağlayan sahil yolu |
|
Yol üzerindeki gizli koylardan |
|
Cennette tek başına bir adam |
|
Sahil yolundan Palamutbükü'nün görüntüsü |
Günü burada geçirip akşam olurken Datça merkeze döndük ve akşam yemeği için Fevzi'de konuşlandık. Artık sezon başladığı için Fevzi koşturuyordu ama gece ilerleyip ortalık sakinleyince masamıza katıldı. Arda her gelen müşteriye o günkü mezeleri sayıyor. Bayağı bir iş çünkü sadece 15 çeşit ot mezesi var. Masamıza gelince tam saymaya başladığında Fevzi imdada yetişti. Serdar'lara mezeleri ne sayıyorsun, zaten biliyor hem ne varsa getir ortaya koy dedi. Aşağıdaki resim masanın giriş mezelerinin içtimasından. Gece uzadı, sohbet koyulaştı ve her Fevzi akşamında olduğu gibi "yahu altı saattir sadece yiyip içip sohbet ediyoruz, hadi artık gidelim" diyerek geceyi sonlandırdık. Ertesi sabah yine Palamut'taydık.
|
Fevzi'deki masamızda giriş mezeleri |
|
Yeni eklediği bir meze. Millet acılı ezme isteyince konsepte uymayacağı için yapmayan Fevzi düşünmüş taşınmış, bademi ezip içine sarmısak ve biber salçası katarak bu acılı badem ezmesini yapmış. |
|
Bu da yeni... ahtapot köftesi |
|
Dönüş yolunda feribotun ikinci kattaki camları döven Ege'nin izi |
İki
güzel günü Palamut’ta geçirdikten sonra yol üstü Sait Kaptan’a da uğrayıp hal
hatır sorup 17:30 feribotuna bindik ve memlekete, Bodrum’a döndük. Şansımıza
fırtınalı bir Ege yolculuğu yaptık. Ama bu da burada yaşamanın şanındandır...
İzindeyiz ağabey, palamut kahvaltısından zeytinyağlı sevgiler
YanıtlaSilNe güzel bir post olmuş, teşekkürler:)
YanıtlaSil