Yılın
ilk yazısında biraz Bodrum’daki yılbaşı ortamını, biraz da bizim yılbaşı
gecemizi anlatmıştım. Şimdi de
yılın ilk haftasına dair bazı notlarımı, düşüncelerimi fotoğraflarla birlikte aktarayım
istiyorum.
Yılbaşı
nedeniyle Bodrum’a gelenlerin çoğu salı akşamı Bodrum’dan ayrıldılar. Daha
ekabir takımı ya da izinlerini önceden ayarlayan uzun vadeli program
yapabilenler çarşamba akşamına kadar kaldı. Hava da böyle program yapanlara
desteğini belli etmek için pırıl pırıl ve güneşliydi. Yılbaşı tatili süresince
yağan yağmur kesildi ve masmavi gökyüzü kendini gösterdi.
|
Yılbaşı akşamı ve sonrasında Bodrum çok yağışlıydı |
|
Yılbaşı tatili biter bitmez hava açtı, güneş çıktı |
|
Çarşamba günü Kumbahçe sahili |
|
Güneşten korunan Neriman hanım |
Yılbaşının
rehavetinin atılması ve şaşıran şaküllerin düzelmesi için çarşamba günü
yetmedi. Perşembe gelince yeniden hafta sonu tatilinin rehaveti başladı. Cuma
günü burada pazar alışverişi filan derken geçer, yani Cuma zaten sayılmaz.
Mahmut
Kaptan’ı bu blogu izleyenler iyi biliyor. Kaptan Bodrum’ludur, adı üzerinde
denizcidir. Her deniz insanı gibi hayatla dalga geçmesini iyi bilir. Hem
denizci hem Bodrum’lu olduğu için çifte kavrulmuş şekilde güzel içki içmesini
bilir. Sohbeti iyidir. Mekanının adı, Mahmut Kaptan’ın Yeri’dir ve Bodrum’un en
güzel, kişilikli meyhanesidir. Herkesin tersine yazları kapalı olduğu için,
Bodrum’a gelen yazlıkçılar bilmezler. Mayıs oldu mu kapanır, Ekim oldu mu açılır.
Mahmut Kaptan’ın açılmasını, ciğerci önündeki kedi misali bekleriz. Açılınca da
her hafta en az bir akşam gideriz. Arada bazen ikinci gece de gideriz, ya da
yürüyüş dönüşü önünden geçerken bir işaretine takılıp kendimizi tezgaha
dayanmış bir tek rakı içerken bulabiliriz. Geçen sene meyhane kapanıp da yaz
tatili başlayınca, aklıma Mahmut Kaptan’ın hikayelerini toparlayarak bir kitap
yapmak fikri gelmişti. Kaptan da onay verince ses kayıtlarına başladık. Tabii
ki bu işi, kendi işimin arasında zaman yaratıp yürütmeye çalıştığımdan, araya
iş seyahatleri, kaptanın Ege’de seyahatleri girince kopukluklar oldu. Mesela
Ekim ayından beri zaman ayırıp bir araya gelip de son iki bölümü konuşamadık. Eh
akşam meyhanede karşılıklı içerken de bunları kaydedecek ortam olmuyor. Ama bu
kitap tabii ki bitecek, bu renkli insanın hayatı ileriki nesillere de kalacak.
Şimdi bunu anlatmamın nedeni, bu hafta kitapta yer vereceğim bazı meze
tarifleri için fotoğraf çekimlerini yapmamız oldu. Arkadaşım Cengiz Akduman
kırmadı, kaptanın meyhanesinde geçtiğimiz perşembe günü çekimleri yaptı. Öğlen
saatlerinde ızgara kapalı olduğu için sıcakları da akşam, bizzat deneyerek,
anında çekmek üzere Kaptan’da buluştuk. Yine neşeli, güzel bir sohbet akşamı
oldu.
|
Kaptan, çekim bitse de yesek, içsek der gibi |
|
Cengiz çekim yaparken ben de onu çekeyim dedim |
Dediğim
gibi cuma günleri Bodrum pazarının kurulduğu gün. O yüzden benim için o gün
öğlene kadar pazar alışverişi demek. En az birbuçuk saatim pazarda geçiyor.
Fazla birşey almayacağım diye çıksam da insanın kendini tutması çok zor. Bu
sefer hava iyiydi, bisikletle gittim. Bisikletle gidince taşıyabileceğim kadar
alabildiğimden kendimi frenleyebiliyorum.
|
Pazarın girişinde soldan ikinci tezgah. Her şeyi çok lezzetlidir. Her hafta olduğu gibi yaprak sarmayı aldım. Yanına da otlu börek ilave ettim |
|
En lezzetli zeytinyağları pazarda köylülerin sattığı yağlar. Marketten markalı yağ almayı uzun yıllar önce bıraktım |
|
Ve en lezzetli zeytinler de öyle... |
|
Şu gördüğünüz çintarlar şu anda benim buzdolabında. Birazdan yarısını kızartacağım. |
|
Her hafta tahta kaşık satan adam. |
|
Bu cuma pazardan döner dönmez ısırgan, roka, maydanoz, domates, keçi peyniri, ceviz ve kekikle yaptığım salata |
|
Bu da birazdan aynısını yapacağım, karnabahar, taze sarmısak, pancar ve turp ile yapıp üstüne sızma zeytinyağı döktüğüm, adına kış salatası dediğim yemeğim |
|
Bisikletle pazar alışverişinden dönerken Zazu'da kahve molası |
Aralık,
ocak, şubat aylarını eskiden hiç sevmezdim. Taa ki Bodrum’a taşınana kadar.
Buraya yerleşince çintarın, ebegümecinin, ısırganın ve diğer bütün otların
mevsiminin yağmurlarla başladığını öğrenince bu aylara bakışım derhal değişti.
Hele ocak ve şubat aylarında bu bölgenin dil balığı ile tanışınca bu algı
katmerlendi. İşte bu hafta sözünü ettiğim lezzetlere ulaştığım haftaydı. Cuma
günü pazar alışverişinden çintar, ebegümeci, hindiba ile döndüm. Dün akşam yani
cumartesi akşamı da Yalıkavak’taki Sait’te enfes dil balığı yedim.
Yazları üçbuçuk, dört ayımı Yalıkavak’ta geçiriyorum ya. Oradayken Bodrum’un içindeki
hayatımı özlüyorum. Dolayısıyla Bodrum merkezindeki eve geçtikten sonra uzun
süre Yalıkavak’a gitmiyorum. Sonra yavaştan Yalıkavak’ı özlemeye başlıyorum.
Geçen haftalarda bir pazar günü güzel havada gitmiş, tadını çıkarmıştım; http://bodrumluhayat.blogspot.com/2012/12/ks-mevsiminde-bir-pazar-gunu-sakin.html
Bu sefer hem Sait’i görmek hem de her zaman iyisini bulundurduğu dil
balıklarından birini yemek istedim. Çok isabetli bir karar vermişim. Şömineye
yakın, cam kenarı bir masada uzun saatler yiyip içitik. Sakin bir akşam
olduğundan Sait ile de sohbet edebildik. Yakında uzun bir söyleşi yapmak, bunu
kayıt altına almak üzere sözleştik. Sait’in hüzün, acı ve neşeyi barındıran çok
renkli bir hayatı var. Dün akşam yine birini patlattı. Yapacağım sohbetten
sonra hala İsveç’teki evinde duran, kiliseden çalınma org hikayesini sizlere de
aktaracağım.
|
Yalıkavak'ta Balıkçı Sait'teki dil balıkları |
|
Sait'in kışlık bölümü |
|
Burası da Sait'in yazın her tarafı açık olan sahil bölümünün kış hali |
|
Girişte yediğimiz taze, çıtır iç temizleyen malzemeler |
|
Karides, közde patlıcan, enginar kalbi, levrek füme, turşu ve kaya koruğu |
|
Sait ile önümüzdeki günlerde bir araya gelip, uzun söyleşi yapıp kayıt altına alma konusunda sözleştik |
Bu
sabah Yalıkavak’ta uyandım. Planımda sabah Yalıkavak sahilinde yürüyüş yapmak
vardı ama Didim üzerinden gelen yağmur buna izin vermeyince programı değiştirip
Bodrum’a erken döndüm. Bodrum’da yağmur yoktu. Ev ile Berk Balık arasını gidip
gelerek –yaklaşık 3,5’tan git gel 7 km eder- yürüdüm hem biraz fotoğraf çektim.
Dar sokaklara daldım. Kış mevsiminde Pazar günleri Bodrum’un ara sokaklarını
gezmeyi her zamankinden daha çok seviyorum. Mutfaklardan sokağa taşan yemek
kokuları, yaşanmışlığı ve sıcak ev duygusunu çok iyi hissettiriyor. Şu evden
zeytinyağında çevrilen sarmısak kokuları geliyor, diğerinde köfte
kızartıldığını anlıyorum.
|
Hava yağışlı olunca, Yalıkavak'taki İskele kafeteryasınnda kahvaltı yapıp Bodrum'a döndük |
|
Yalıkavak İskele kafeteryası Bodrum'da en sevdiğim yerlerden biridir. Kışın tostlarını özlüyorum. |
|
Yalıkavak'tan Bodrum'a dönerken değirmenlerin orada durup şu güzelliği seyrettik. |
|
Kalimnos ve Leros adaları, yağmur sonrası tertemiz havada her zamankinden çok daha yakındılar |
|
Yukarıda yılbaşı ertesi güneşli havadaki Kumbahçe sahilinin bugünkü durumu |
|
Ege'ye açılan Kumbahçe sokaklarından |
|
Yılın ilk güreşi için Yahşi'ye giden develer |
|
Bu pazar sakin, rüzgarsız Bodrum. Öndeki tekne meşhur Aksona Mehmet'in sünger teknesi |
|
Meydana giden sahildeki balık tezgahları |
|
Bu da tuttuğu balıkları teknesinin önünde satan balıkçı |
|
Bu fotoğraf Bodrum çarşısını yazın bilenler için şaşırtıcı gelebilir. |
|
Eve dönüş yolundan... |
Bodrum’da
birbirinden hiç farkı yokmuş gibi duran pazar günleri, içine daldıkça size
farklı Bodrum’ları gösteriyor. Bodrum’un beyaz badanalı evlerinin birbirine
değecek kadar yaklaştığı dar sokaklarında yaşanan hayata tanıklık etmek,
Bodrum’u seven, hayatı seven birine çok şey katıyor. Size önerim, kışın bir
hafta sonunuzu burada geçirin. Elleriniz cebinizde dar sokaklarda kaybolun.
Hayatın başka aktığı coğrafyayı keşfedin.
Hocam bildigin gibi Blog sayesinde Bodrumu daha iyi tanidik...Tavsiyen üzerine Yalikavakta Ev aldik ve Almanyaya döndük..Planda Nisan sonu gibi gelecektik ama dayanamayip Subat sonuna Reservasyon yaptirdik...
YanıtlaSilGeleli 1 Hafta oldu ama biz Sait abinin Dilbaligini özledik....
Bodrum icin söylenilen en güzel söz
Yokuş Başına Geldiğinde Bodrum'u Göreceksin
Sanmaki Sen Geldiğin Gibi Gideceksin
Senden Öncekilerde Böyleydiler
Akıllarını Hep Bodrum'da Bırakıp Gittiler
22 Subatta tekrar Bodrumdayiz daha sonra Nisan ve Temmuz.. ama sanirim Temmuzda Bodrumu cok sevmeyecegiz....
Gecen gelisimizde Mahmut Kaptan haric diger mekanlara ugradik (Zazu,Sait abi)...
Umarim Kaptanlada Subat sonunda tanisacagiz....
Selamlar
Deniz