Ülkenin içinde bulunduğu politika dozu yüksek gergin ortam her
bölgede farklı olsa da kendini hissettiriyor. Sosyal medya sayesinde nerede
olursak olalım hepimiz her şeyden anında haberdar oluyoruz, etkileniyoruz.
Bodrum’daki ortam ile Gezi Parkı arasında dağlar kadar fark olduğu tartışılmaz.
Burası turistik bir sahil kasabası. Hele artık yaz başladı, gemi geldiği günler
turist sayısı yerli sayısından fazla oluyor. Ama ne olursa olsun, burada
İstanbul kadar gerginliği hissetmiyor olsak da hiç bir şey yokmuş gibi
yaşamıyorsunuz, öyle davranamıyorsunuz. Evet akşamları yine rakılar içiliyor ama on masanın dokuzunda
Gezi konuşuluyor. Halk TV artık Bodrum’daki meyhanelerin tek kanalı
oldu neredeyse. Kadeh sayısı arttıkça televizyona dönüp saydırıp tekrar önüne dönenlerin
sayısı da artıyor. Marina Kulüp’te geçen akşam çalan Garo Mafyan ve İzmir
Ekspres programını içinde “Zıpla, zıpla, zıplamayan...” sözleri geçen bir
parçayla bitirdiler. Dün akşam MFÖ’nün F’si Fuat Güner Gezi’ye selam çakıp
“Mazaretim var asabiyim ben”i Gezi için söyledi. Barbeast ve New-Old
isimli gece kulüplerini bilenler
vardır. İkisinde de gece yarısından sonra program sürerken bir anda 10. Yıl
marşı çalmaya başladı. Bunu içinde bulunulan ortamın ruhunun bir gereği olarak değerlendiriyorum.
Başka bir bakışla farklı değerlendirebilir tabii, ben böyle düşünüyorum diyeyim.
|
Bir çapulcunun silahı |
Belediye meydanında ilk günlerdeki kadar kalabalık toplanmasa da yine hepten
terk edilmiş değil. Bodrum’un kendine özgü canlı, neşeli havası meydandaki
toplantılara da yansıyor. Geçen gün meydandaki caminin yanındaki Grup Oteli’nin
terasına çıkıp çekim yapan sivil polis fark edilince topluluk arkaya dönüp
“Bizi de çeksene Tayyip bizi de çeksene” diye bağırıp el sallamaya başladı.
Polis de el sallayarak cevap verdi mecburen. Tabii anında yok oldu. Biraz sonra
iki genç terasa çıkıp bayrak astılar, alkış falan... Bugün Bitez’de denizin
ortasındaki şişme platformun üstünde 20’li yaşlarını süren gençler
“Şerefine Tayyip şerefine” diye bağırarak zıplıyorlardı mesela. Bu da
başbakanın karizmasının artık eski günlerdeki gibi olmadığının bir kanıtı olsa
gerek. Malzeme olmaya başladı.
|
Çarşı Bodrum'da da gösterilere damga vuruyor... "Şerefine Tayyip şerefine..." derken |
|
Çekim yapan sivil polis fark edilince herkes arkaya dönüp "Bizi de çeksene Tayyip" diye bağırmaya başladı |
Sen ne yapıyorsun derseniz bu aralar işler yoğun. Gündüzler ofiste
geçiyor. Bazı akşamlar meydandaki topluluğa katılıyoruz. Geçtiğimiz hafta
Yalıkavak’a geçmeden önceki son günler diye her akşam Bodrum’daki mekanları
ziyaret etmeye başladım. Ne zamandır gitmeyi isteyip de bir türlü gidemediğimiz
Güvercinlik’teki Kirli Hasan’ın mekanına gittik. Hava iyiydi ve deniz üstüne
uzanan mekanda günü batırdık.
|
Güvercinlik Bodrum'a geliş yolu üzerinde ve Bodrum'a 15 km mesafede olduğundan kendi halindedir. |
|
Kirli Hasın'ın yeri. Adı Balıkçı Hasan ama yerli halk arasında adı bu. Yanlış anlaşılmasın, temiz mekan |
Perşembe akşamı da Akyarlar’da eski göz ağrım
Mehtap’taydık. Mehtap İstanbul’da yaşadığım yıllar yazları anneme, Akyarlar’a
geldiğimde uçaktan iner inmez direkt masaya oturduğum mekandır. Yıllar içinde
büyüttüler ama kaliteyi bozmadılar. Sahibi İdris Bey ve eşi her zaman işlerinin
başındadır. Her gittiğimde çok memnun kaldığım, iyi bir balıkçıdır. Özellikle
Kos’un ışıklarına karşı iki kadeh içmenin tadına doyulmaz. Hele adındaki gibi
mehtaplı bir geceyse, masadan kalkmak istemezsiniz.
|
Mehtap'tan Akyarlar balıkçı barınağına bakış |
|
Akyarlar koyu |
|
Kos'un ışıklarına bakarak iki kadeh... |
Bodrum’da birkaç ay önce el değiştiren eski Halikarnasos
Balıkçısı, Kumbahçe Balıkçısı olarak yeniden açıldı. Hayırlı olsun demeye
gittik. Mekan çok zevkli olmuş. Dekorda rahatsız eden hiç bir şey yok. Manzara
da iyi. Berk Balık’tan iki üç dükkan önceki köşede bulunan Kumbahçe
Balıkçısı’nda mezeler iyiydi de balık sanki biraz bizi beklemiş gibiydi. Bunu
da yeni açılmalarına verelim. Bir daha gittiğimizde böyle bir şey olmayacağını
düşünüyorum.
|
Kumbahçe Balıkçısı'ndan |
Yavaş yavaş havalar ısınmaya başladı. Aslında biraz geç kaldı
denebilir. Biraz daha ısınınca Yalıkavak’a geçerim. Marina inşaatının
gürültüsü, tozu, toprağı bitmediği için içimden gitmek gelmiyor. Bu yaz
orada nasıl geçecek merak etmekteyim. Eğer çok gürültü patırtı olursa seneye Yalıkavak’a
gitmeyebilirim. Şimdilik böyle olmayacağını öngörüp iyi bir yaz beklentimi değiştirmiyorum.
Orada da gideceğimiz yeni bir mekan açıldı. Yalı Sahil, Çakıroğlu’nun yerinde
açılmış, açanlardan biri de Cumbalı zamanından tanıdığım Murat. Mehmet ile
Cumbalı’dan ayrıldıktan sonra Mehmet hemen yanında Çardaklı’yı açmıştı ve çok
iyi iş yapıyor. Murat ise Sait’e giden Çökertme Caddesi’ndeki Deniz Kızı’nı
işletti. Şimdi yine merkeze, balıkçı barınağına döndü. Düzgün bir esnaftır,
işini iyi bilir. Yani bu yaz hem Çardaklı’ya hem Yalı Sahil’e gideceğiz
demektir. Sait benim eskiden beri sık gittiğim mekanlardan. Sait de sakin kış gecelerine gittiğimde uzun sohbetler yaptığım dostum. Yazın temmuz ve
ağustos aylarında gitmem çünkü hem çok kalabalık oluyor hem gelen kitle
sevdiğim bir kitle değil. Fazlaca züppe takım Yalıkavak’tan gidene kadar pek
uğramıyorum. Geçen sene Marina içinde açtığı şubeye zaten hiç gitmedim, gitmem de.
Fakat duyduğuma göre Doğuş Grubu Sait’in de %49 hissesini almış. Bu hiç hoşuma
gitmedi. Tarz ve kitlenin değişeceğinin işareti olan bu durumu bir de Sait’in
ağzından duyayım istiyorum. Bundan sonra eskisi kadar sık gideceğimi sanmam. Bu
tür değişimleri, dönüşümleri sevmiyorum. Kimseye de kızmıyorum, piyasa bunu
gerektiriyorsa ve o parayı isteyen varsa hisse satar. Ben satmazdım o
başka. Böyle böyle yerel markalar tarz değiştiriyor ki bunu Bodrum için iyi ve
doğru bulmuyorum. Neyse bu başka bir yazı konusu olabilir.
|
Berk Balık'ın karşısındaki set yıkılıp meydanla aynı seviyeye indirilince mekanın önü açıldı, çok iyi oldu |
|
Her gün yiyebilirim... Cibez |
|
Yılların mekanı Mavi, hemen Berk Balık'ın yanındadır |
Başta dediğim gibi politik ortam hepimizi gerdi. Ama bu bir
sürpriz değil, adım adım geldiğini hissettik değil mi? Geçen 29 Ekim’i
anlattığım yazıda değinmiştim, başbakan böyle yukarıdan bakan tavırlar yaptıkça
bizleri bir araya getiriyor diye. Derken 19 Mayıs, derken alkol yasası... bana bile
son üç yazıda politika yazdırdı. Bunu istemezdim, yine aylar öncesi gibi sadece
Bodrum’u yazayım isterdim ama ortam izin vermedi. Önümüzdeki günlerin Türkiye’ye
huzur getirmesini dileyelim. Malesef olanlar, tavırlar umudumu azaltıyor ama
umut olmadan da olmaz.
|
Pazara gitmeyi ihmal etmiyoruz tabii |
|
Pazarda bunları görünce evde zorla tutulduğu söylenen %50'nin gençleri aklıma geldi nedense |
Ben de artik yazmiyorsunuz diye endiselenmeye baslamisdim....yine cok guzel bir konu, guzel resimler ve harika bir yazi ve sunum, elinize saglik. Yalikavak adina ben de endiselendim, umarim, yaz boyunca Yalikavak'dan guzel ve olumlu haberler iceren yazilarinizi okuyabiliriz. Yaz sonunda oradayim, yazdiginiz guzel yerleri tek tek ziyaret etmeyi planliyorum. Belki rastlasiriz.
YanıtlaSil