Eh
tabii sağa saptık (bu ne demek derseniz, bir önceki yazının son satırlarına
bakmalısınız). Yol boyu hep sağa saparak Datça’yı bulmuştum. Akyaka’dan da sağa
saparak Fethiye’yi bulduk. Datça’dan Bodrum’a dönerken geceler Pazartesi
Bodrum’a varırız demiştik ama geçen yazıda dedim ya, Akyaka’da kalmak iyi bir
fikir gibi gelmedi. O anda havanın yağışlı ve gri olmasının da etkisi vardı
tabii. Üçümüz de hayatın tadını çıkarmak için o anda ne gerekiyorsa yapacak
kadar coşkulu olunca, “sizi balık ve meze yemeye bir yere götüreceğim ne
dersiniz?” soruma “nereye gideceğiz? kaç saat sürer?” gibi o anın tadını
kaçıracak soru soran olmadı. Böylece hesapta olmayan bir rota yapmaya başladık
ve Akyaka’dan sağa sapıp Köyceğiz, Fethiye yoluna girdik. Yolda sohbet, müzik derken
yiyip içeceğimiz Girida’ya vardık. Gelmeden Girida’nın sahibi Taner’i aramış,
yerimizi ayırtmıştık. Her zaman kaldığım Yacht Butik Otel’de yer olmadığını
öğrenince Taner’in önerdiği, çarşı içinde yeni açılan Minu Otel’de kaldık.
Sevimli, küçük, temiz ve tabii çok merkezi bir oteldi. Zaten bir gece yatıp
yola devam edecektik, önemli olan konumuydu. Yani deniz manzarası olsun, havuzu
olsun gibi arayışlarımız yoktu. Kapıdan çıktıktan iki dakika sonra merkezdeki
otoparka varıyorduk ki bu yeterdi.
|
Fethiye'ye doğru... |
Fethiye’ye
varıp otele yerleştikten sonra yarım saatlik bir sahil yürüyüşü yaparak
Girida’ya vardık. Yol boyu yağmura girmemiştik. Fethiye’de öğrendik ki bizden
önce ciddi fırtına ve yağmur olmuş, ortalık karışmış. Yani biz yağmur
bulutlarını önümüze katmışız da gelmişiz. Sahil boyu yürürken doğa bize
inanılmaz güzellikler sundu. Datça’da yaşayan Serap ve Fevzi ile Bodrum’da
yaşayan bendeniz, bu coğrafyada olduğumuz için yukarıya şükür duygularımızı
gönderdik. Doğanın bize bahşettiği şu ışık oyunlarını, burada yer verdiğim şu
gün batımı fotoğraflarından az bir şey de olsa hissedebileceğiniz bu müthiş
ortamı yaşamak için özel bir şey yapmayacak olmak, bizim bir şeylerden vaz
geçerek kazandığımız hayatın ta kendisi. Hele bunu paylaşacak, sizinle benzer
yaratılışta kişilerle bir arada olduğunuzda yaşadığınız coşku artıyor,
içinizden duygular taşıyor. İşte böyle coşkulu bir halde Girida’ya vardık,
masamıza oturduk. Mezelerimizi, girida balığımızı seçtik, rakıyı açtık. Bir
bilgi notu; Girida bizim daha çok lagos veya lahoz dediğimiz balığın aynısı.
Bir fark yok, hepsi aynı balık.
|
Fethiye'nin çarşısındaki balıkçıları gezdik |
|
Gün batımında Fethiye sahilinde yürürken doğa inanılmaz ışık oyunları yaptı |
|
Bu bakımlı Peugeot 404 beni çocukluğuma götürdü |
|
Girida'nın balık vitrini |
Yine
tatlı sohbetimizi yaptık, güzel şeylerden söz ettik. İnsanın konuşurken acaba
yanlış mı anlaşılırım korkusu olmadan rahat konuşacağı candan insanlarla
yaptığı sohbetin tadı başka olur bilirsiniz. O zaman içinizden geldiği gibi
konuşursunuz, aklınızı, gönlünüzü korkusuzca açarsınız. Tek tehlikesi o rakının
nasıl bittiğinin farkında olamamaktır o kadar. Yani rahat konuşurken rahat
içilebiliyor, onu demek isterim.
|
45'lik barda |
|
Gecenin sonuna doğru |
|
Sabah Fevzi'nin ayıltma formulü. Gripin, soda, limon |
Dönüşte
bir taksiyle otele vardık da o arada ne olduysa kendimizi hemen otele yakın
45’lik adındaki bir barda bulduk. Herhalde şu çarşıyı bir turlayalım demiş
olmalıyız. Bundan sonra bazı noktalar kopuk ve net değil o yüzden aklımda
kaldığı kadarını yazayım. Bar sevimli bir yerdi. Bir çift hem çalıp hem
söylüyorlardı. Kızın sesi çok iyiydi, arada flüt de üflüyordu. Sonra ilerleyen
saatlerde mekan dolmaya başladı. Dans ettik falan... Sonrası yok. Sabah otelde
uyandım. Cep telefonumu barda şarjda bıraktığımı hatırladım. O yüzden
telefonumu elde edene kadar geçen süre içinde gezdiğimiz Gemile Koyu, Faralya,
Belcekız Plajı, Ölüdeniz ile ilgili fotoğraflarda bazı eksiklikler var,
Fevzi’den destek istedim. O bölümlerin fotoğrafları Fevzi’nindir.
|
Belcekız plajı. Bu arada ben deniz sezonunu açtım ama ispat edecek fotoğrafım yok |
|
Faralya'dan |
|
Kayaköy'e giderken (Fotoğraf: Fevzi'den) |
|
Gemile Koyu'na inerken (Fotoğraf: Fevzi'den) |
|
Gemile Koyu (Fotoğraf: Fevzi'den) |
|
Belcekız (Fotoğraf: Fevzi'den) |
|
Faralya tepelerinden Kabak Koyu'na bakış (Fotoğraf: Fevzi'den) |
|
Belcekız plajı (Fotoğraf: Fevzi'den) |
Öğleden
sonra dönüşe geçtik. Artık istikamet Bodrum’du. Göcek’e uğradık, kahve içtik,
devam edip Akyaka’ya gelince Akbük-Ören-Çökertme-Mumcular rotasını takip edip
eve vardık. Dönüş yolunda Serap kendini iyi hissetmediğinden biz de kendimizi
iyi hissetmedik. Ekipten biri iyi olmayınca diğerlerinin iyi olması mümkün
olamıyor tabii ki. O yüzden ekip olarak dönüş rotasını bir daha yapmamız lazım,
bu sayılmaz.
|
Göcek molasından |
|
Dönüş yolunda Serap kendini iyi hissetmeyince... |
|
Akbük |
|
Göcek |
|
Akbük |
Son
iki yazıda, sizlerle buradaki Bodrumlu hayatımın iki gününü paylaştım. Bu
blogda doğal olarak hep kendimi anlatıyorum. Çünkü genellikle yaşadıklarımı
yalnız yaşıyorum. Bu sefer iki sevdiğim insanla yaşadıklarımı aktardım. Bundan
sonra da yalnız ya da bazen şimdi olduğu gibi hayatımda yer kaplayanlarla
birlikte yaşadıklarımı aktaracağm. Anlatacaklarımda yer alacak olanlar bu
coğrafyada, benim gibi yaşayanlar olacak çünkü başkası mümkün değil. Ege’yi,
Gökova’yı, Bodrum’u, Datça’yı, Faralya’yı... Selimiye’yi, Mazı’yı gördüğünde,
buralarda yaşadığında içi titremeyen, buranın enerjisini ta içinde hissetmeyen,
buradaki hayatın sunduklarını yüreğine koymayanlarla aramda tanımlaması zor
ayrılıklar baş gösteriyor. Farklı dünyalar meselesi... Buraları -hani tabir
yerindeyse- damardan yaşayanlarla büyük şehirde yaşayanların hayata aynı
pencereden bakmadığını yaşayarak görüyorsun. Umarım Bodrumlu hayatım hep
karşıma bu iki yazıda anlattığım gibi dostlar çıkarır. Ege sevdalılarının
sayısı arttıkça zenginliğim artıyor, yaşama coşkum artıyor.
|
Bodrum'a varışımızın ertesi akşamı Mahmut Kaptan ile birlikte Gemibaşı'nda
|
İyiki sizi takip ediyorum.Sayenizde orala olan özlemlerimiz bir nebze olsun gideriliyor, kim ne derse desin sefanız olsun.
YanıtlaSilBodrumlu Mahmut Kaptan ve Datçalı Fevzi aynı karede ... Bloğunuzu bu sene başından beri takipteyim canım sıkıldıkça açar okurum sizinle beraber bende oraları gezmiş gibi olurum, bu iki karakteri de yazılarınızda çok yer verdiğiniz için sayenizde tanımış olduk lakin nedense onların birbirini tanıdıkları hiç aklıma gelmemişti.
YanıtlaSilDostluklarınızın bir ömür boyu bozulmaması dileğimle...
Teşekkür ederim. Fevzi ile Kaptan'ı ben tanıştırmıştım, sonraları Fevzi kışın Bodrum'a geldiğinde mutlaka Kaptan'a birlikte gidiyoruz.
Sil