Bugüne
kadar gittiğim düğünlerde ya kız tarafı ya erkek tarafından olurdum. Bu seferki
düğünde hangi taraftan olduğumu bilmiyorum çünkü ayırt etmem mümkün değil. Ama
madem erkek tarafının şıracılığını yaptım o zaman erkek tarafıydım diyeyim.
Ahmet
Kurşuncu ile Havva Öksüzoğlu’nu evlendirdik. Soyadlarını başta zikredeyim çünkü
benim için onlar Ahmet ile Havva. Hatta Ahmet gündelik hitap şekliyle “Ahmedim
abim”. Ahmet benden yaşça küçük ama birbirimize “Şerdarım abim” (Ş ile olacak),
ben de “Ahmetim abim” derim. Öyle kaldı.
|
Yalıçiftlik Hasan Motel'de akşam çökerken |
|
Bizim çetenin becerikli kadınları en ince detayları düşünmüş |
Ahmet
ile dostluğumuz İstanbul’daki hayatımdan kalma. Ahmet’in Etiler’de
arkadaşlarıyla açtıkları Trompet adında çok sevimli bir barı vardı ve haftada
birkaç gece uğramadan eve geçmezdim. Aslında Ahmet’in abisi Mehmet Kurşuncu ile
Hakan Girgin ve Melih Börü’nün işlettiği Nişantaşı’ndaki Süleyman Nazif bara
uğrar oradan Rumelihisarı’na eve geçerken Trompet’e takılırdım. Bu dediklerim
1993 yılı ve sonrası. O kadar eskiye dayanır dostluğumuz.
Sonra
Trompet sustu. Ahmet Marmaris’e gitti, ben evlendim filan hayatlarımız değişti.
O ara hiç görüşemedik. Sonra yolum Bodrum’a düştü. Buraya yerleştim. Memo
(Mehmet Kurşuncu) ile marinada karşılaştık, Zazu diye bir yer var devralıyoruz
dedi. Ben de henüz tam yerleşmemiştim fakat eli kulağındaydı, bu karşılaşmadan
bir kaç ay sonra Bodrum’a göçtüm. Zazu’da hem Memo’yu ve Ahmet’i tekrar buldum,
hem de eski Süleyman Nazif tayfasından tanıdık simalara denk geldim. O gün bu gündür
Zazu’ya haftanın hiç değilse altı günü uğrarım. Yazın boğucu sıcakları hariç Ahmet
ile günlük yürüyüşlerimizi yaparız. Dönüşte Zazu’da takılırız. Bazen konşuya
Gemibaşı’na geçeriz, bazen başka mekana atlarız. Kadehlerimizi Bodrum’da
yaşadığımız güzel günlere kaldırır, Ahmet’in “abi burada çok eğleniyoruz ya”
dediğinde bir kez daha hayatımıza şükrederiz. Arada sarhoş oluruz ertesi gün
dün en son ne yaptık diye konuşuruz. Bazı geceleri Marina’da, Adamik’te,
New-Old’ta bitiririz. Kışın haftada bir iki mutlaka Mahmut Kaptan’a gideriz,
Ahmet ile nerede oturacağımız bellidir. Yani uzun lafın kısası Ahmet benim
Bodrum’daki kadim dostumdur. İki gün görüşmesek hatır sormak için araştığımız
bir arkadaşlığımız var. Ki iki gün görüşmememiz için benim İstanbul’da falan
olmam lazım.
Derken
Zazu müdavimlerinden dünya sevgilisi Havva’mız ile Ahmet arasında bir şeyler
dönmeye başladı. Buna hepimiz sevindik. Havva’ya acıdık ama söylemedik
(Şaka...) Akşam rakı sofralarımızda Havva’nın olmasını çok istemeye başladık
çünkü hayata bakışı, duruşu ve bitmeyen neşesiyle bizlerin de neşe kaynağı
oldu. Şimdi nasıl olsa burada değil diye rahat söyleyebilirim, Bodrum bana Havva
ile kendi kardeşim gibi sevdiğim harika bir insan kazandırdı. Bunu da Bodrum’un
kazandırdıklarına ekliyorum.
Sayısız
akşamlar rakı sofralarında kahkahalı sohbetler ettik. Birlikte gülmekten
gözümüzden yaşların geldiği kış akşamlarının anılarını biriktirmek ayrı bir
mutluluk. Böyle böyle dört yıl geçmiş. Sonunda Havva ile Ahmet artık evlenelim
dediler, bize de sevinmesi düştü. Bir kere şunu söylemeliyim ki Ahmet’in bunca
yıl evlenmeden dayanmış olmasına açıkça içerliyordum. Bunu hep söyledim de. Bu
kadar akıllı olmasını hazmedemiyordum. Şimdi artık o da bizim gibi oldu, yola
geldi. Laf aramızda iyi dayandı ama. Benden tam dokuz yıl fazla dayanmış olmanı
takdir ile karşılıyorum “Ahmetim abim”.
|
Şahane bir ortam oldu. Deniz dibinde kır düğünü... |
Ve
işte iki gün önce, geçtiğimiz Cuma, yani 17 Ekim günü Yalıçiftlik’teki Hasan
Motel’de akıllardan çıkmayacak harika bir düğünle evlendiler. Her şey o kadar
mükemmeldi ki yukarıdaki de muhteşem bir havayla bu duruma kayıtsız kalmadı. Bu
organizasyonda bizim çete elemanlarının kendi çapında yaptıkları katkılarla
organizasyon düğün olmaktan çıkıp “düğünümüz” haline dönüştü.
Düğün
ile ilgili daha fazla yazmak istemiyorum, aşağıdaki fotoğraflar ve resim
altları anlatıyor zaten. Hayatımda bu kadar eğlendiğim, kendimi mutlu
hissettiğim düğün sayısı üçü bulmaz. Dedim ya, hem kız tarafı hem erkek
tarafıydım. O yüzden on-onbeş kişi hariç davetlilerin tamamını tanıyor olmak
durumu açıklıyor. Eh burası da Bodrum olunca İstanbul düğünleri gibi kasan, hava
atan, somurtan insan olmuyor. Herkes istediğince, rahatça, gönlünce eğlendi.
Hasan Motel bizim çeteyle pazar günlerini geçirdiğimiz mekan. Servis elemanları
Zazu’dan ve Hasan Motel’den olunca kendimizi evimizde gibi hissettik. Gece
yarılarına kadar eğlenip içileceğinden ve o durumda Bodrum’a araba
kullanamayacağımızdan Hasan Motel’deki 20 odayı kapattık. Yetmedi, yandaki
Latanya’dan da oda tutuldu. Böylece gece bir saatten sonra düğün kıyafetleri
çıkarılıp şortları, tişörtleri giyip sahilde şezlongta yıldız seyrederek devam
ettik. Sabah uyanan kendini denize attı, sonra kahvaltıya oturdu ve bir anda
çete olarak toplu balayı yapar hale geldik. Havva’nın kahvaltı sofrasındayken
“biriniz gidip Ahmet’i öperek uyandırsın” demesi her şeyi özetleyen espri oldu.
|
İmza atmadan önce damadın ruh hali böyle olur işte... |
|
Şahitli hatıra fotoğrafı |
|
"Sevdim seni bir kere, başkasını sevemem. Deli diyorlar bana, desinler değişemem..." |
|
Ahmet ile fotoğraflarımızın yüzde doksandokuzu meyhanededir. Bu çok başka bir kare oldu |
|
Ahmet ve valide hanım Nezoş... |
|
Mahmut Kaptan'sız düğün mü olur? |
|
Zazu müdavimleri masayı kurdu |
|
Düğünde gelinle dans etmeyeni vururuz... |
|
Alp ve Ahmet ile... |
|
Gökova'nın karşı kıyısından (Datça) düğün için gelen Serap ve Memo |
|
Eh, gece epey dans ettik haliyle... |
|
Damadı masa üstüne de çıkardık... |
|
Serap ile... |
|
Damat yılların işletmecisi olunca DJ sıkıntısı olmadı |
|
Ahmet, Havva ve Memo ile... |
|
Ahmet de bize çiçek attı. Tabii çil yavrusu gibi dağıldık |
|
Gelinli selfie |
|
Düğünün ertesi sabahı. Gecenin pasını Ege alırken |
|
Hasan'da ekim güneşiyle birlikte kahvaltı |
|
Ve düğünün ertesi günü. Akşam hiç içilmemiş, hiç geç yatılmamış gibi çete yine masayı kurdu... Nerede kalmıştık? |
Yani
bu hafta sonu Bodrum’da bizler çok mutlu olduk. İki sevdiğim insanın bu
birlikteliğine şahit olmak benim için ayrı bir onur oldu. Şimdi artık bize
düşen Havva ve Ahmet’e birlikte mutlu bir hayat dilemek. Bu hayatı Bodrum’da,
hep beraber yaşayalım. Hep birlikte olalım. Hep neşeli günlerimiz olsun. Hep
sağlıklı yıllarımız geçsin.
Ahmetim
Abim, Havvacığım, ömrünüz çok olsun...
Bu yazıda fotoğraflarını kullandığım sevgili Beytur Cendey'in hakkını teslim edeyim. Çok iyi iş çıkardı.
Serdar Bey, anlattıklarınızla kendimi oradaymışım gibi hissettim desem yalan olmaz. Duygu dolu çok güzel bir paylaşım olmuş.Takipçiniz olarak ben de Ahmet Kurşuncu&Havva Öksüzoğlu çiftini tebrik ediyor, bundan sonraki yaşamlarında dostlarıyla birlikte saygı, sevgi ve sağlık dolu nice yıllar diliyorum...
YanıtlaSil+1 :)
Sil``Ahmet de bize çiçek attı. Tabii çil yavrusu gibi dağıldık`` :D
YanıtlaSilgüzel çifte mutluluklar dileriz. paylaştığınız için teşekkürler.. bende böyle bir düğün yapmayı hayal ediyorum kısmetimi bulunca tabi :)
YanıtlaSil