Hüsnü veya Cano... ya da Bobo.
Bodrum,
içinde ilginç ve farklı hikayeler barındırıyor. Mesela Dalavere Mehmet
bunlardan biri ( http://bodrumluhayat.blogspot.com.tr/2012/02/bodrumun-ruh-verdigi-bodruma-ruh-veren.html ). Bodrum ile ilgili Baskın Oran’ın
Dalavere Mehmet, Selçuk Erez’in İstanköy altı Bodrum kitaplarını öneririm.
Neyse, konumuz burada yaşayanların çoğu matrak, ilginç hikayeleri. Yaşayan her
şey canlı olduğuna göre, sadece insanlardan söz etmeyebiliriz. Şimdi kısaca
anlatacağım bir köpeğin hikayesi. Geçen gün tanıştığımda adının Bobo olduğunu
öğrendim. Sabahları yüzdüğüm, ofisimin bulunduğu binanın sahilindeki Giritli Teyze’de
karşılaştık. İlk bakışta öyle fazla dikkat çekmeyen güzel bir köpek işte. Masanın
dibinde uyukluyordu. Denize girmiş olduğu belliydi, ıslaktı. Sonra yandaki
otelin su sporları teknesinin motor gürültüsünü duyar duymaz uyandı, yerinden
fırladığı gibi sahile koşup, yüzerek tekneye gitti. Tekneye aldılar,
turistlerle beraber hani muz, hamburger falan çekerler ya işte öyle bir
aktiviteye katıldı. Sürat teknesi sahile yaklaşırken atladı, hızla yüzmeye
başladı, karaya çıktı. Karada topla oynattılar. Sonra tekrar yüzmeye başladı.
Hayranlıkla izledim. Onbeş gün önce Giritli Teyze’ye gelmiş yerleşmiş. Tasması
var. Belli ki sahipliymiş. Tabii alıştığımız üzere Bobo’yu da yaz sonuna doğru,
sahiplerinin bırakıp kaçtığını düşündük. Bodrum’un yaz sonu terk edilmiş hayvan
hikayeleri acıklıdır. Eylül geldi mi, sahiplerini arayan, sokağa uyum
sağlayamayan kediler, köpekler görürsünüz. Bobo ismini de Giritli Teyze’nin
personeli koymuş. O kadar sevimli ve insan dostu ki herkesle arası iyi.
Kedilere sataşmıyor, diğer köpeklerle oynuyor. Boyu ve görünüşü itibariyle ağır
abi sanıyorsunuz ama aslında yavru bir köpek sanki. İşte biz böyle vah vah terk
edilmiş, kışın kimse kalmasa da biz buradayız, bakarız, mama alırız diye
konuşurken iki fotoğrafını Instagram’da paylaştım. Biraz sonra telefonum çaldı,
Gölköy’deki Flamm’ın sahibi İrfan abi (Kuriş) arıyordu. Serdar o köpek bizim
Cano’ya çok benziyor. Sık sık suya giriyor mu? diye sordu. Evet deyince
hikayeyi anlattı; Bobo’nun bir önceki adı Cano. Cano’dan önceki adı ise
Hüsnü...
Çocuklarla yüzüyor |
Hüsnü, Gölköy girişindeki marangozun köpeğiymiş. Ancak
pek yerinde duramayan, özgür ruhlu bir arkadaş olduğundan ikide bir denize
kaçar olmuş. Derken deniz kıyısındaki Flamm’a takılmaya başlamış. Flamm’ın
sahibi İrfan abiler bir yaz Hüsnü’ye bakmışlar, adını bilmediklerinden de Cano
demişler. Gelenin gidenin sevgilisi olmuş. Müşterilerle fotoğraflar çektirmiş
falan. Yaz bitince Flamm da kapandığından, Cano’ya kimse bakamayacağından bir
başka tanıdığımız Hasan’a rica etmişler, o da Cano’yu alıp Kumbahçe’deki evine
getirmiş. Ki Cano kışı burada geçirsin. Ama Cano bir yere bağlı kalacak hayvan
değil. Özgür ruh dedik ya. Bu sefer yine oraya buraya kaçmaya başlayıp Hasan da
başa çıkamayınca, kışın devamını geçirsin diye Çiftlik’te bir eve göndermişler.
Cano bu, orada da durmamış. Ve bildiği eski mahallesine, Kumbahçe’ye gelmiş.
Yaklaşık 20 km’lik, daha önce arabayla gittiği yolu nasıl geri geldiğini kimse
bilmiyor.
Bu sabah ben yüzerken Bobo sürat teknesindeydi. Ben bisikletle eve dönerken bir baktım Kumbahçe'de önümde gidiyor |
Yani mahzun bakışlı, sahibi tarafından terk edilmiş
sandığımız Bobo, meğer sahiplerini terk eden Hüsnü veya Cano’ymuş. Görünüşe
aldanmamalı.
Burası Bodrum... Burada hikaye bol. Köpeğinin bile
hikayesi var işte. Büyük şehirlerden sıkılıp kendini buraya atan bizlerin
yanında özgür ruhlu köpekler, kediler olması çok doğal. Buranın havası, suyu
böyle yapıyor galiba. Benim kedi Neriman da öyle. Özgür ruh...
Bayılırım Özgür ruhlara:) Belki de ben de öyle Olduğum içindir:) Sadece kedilere mahsus sanırdım, Hüsnü/Cano/Bobo bu inanışımı yıktı..
YanıtlaSilbiliyorum bu tatlıyı ben, Penguen'den denize giriyorduk, bu suya atladı ve kaleye doğru gözden kayboldu, sonra da geri döndü, bayılıyor yüzmeye
YanıtlaSilBobo tatil maceralarına Giritli Teyzennin Yeri'nde devam ediyor :)
YanıtlaSilEvet, her sabah orada karşılaşıyorum :)
Sil