Datça
ile aramda, gittikçe artan sevgiye dayalı bir ilişki var. İki ay görmezsem
özlüyorum. Belki arada bir süre orada yaşayabilirim diye düşündüğüm de oluyor.
Mesela bir yazı orada, büklerden birinde geçirmek gibi. Datça’yı çok sık
dillendirdirmeye başlamış olmalıyım ki, yakın arkadaşlarım “hayırdır?” diye
soruyorlar. Bodrum’u terk edip Datça’ya yerleşmek gibi bir düşüncem yok ama
orada daha fazla zaman geçirecek bir formül arıyorum desem yalan olmaz.
2009
yılına kadar Datça’ya düzenli gitmemiştim, daha doğrusu sadece bir kere
gitmiştim. Galiba 2004 yılı falandı Bozburun’dan merak edip bir öğle yemeği
için Datça merkezine gitmiş ve ne yalan söyliyeyim pek de sevmemiştim. Yani
bizimki ilk görüşte aşk değil.
Sonra
2009 yılında Bodrum’a yerleştim ve her gün Datça’ya kalkan feribotların önünden
geçerken bir gidip bakayım dedim ve bu sefer merkeze değil, bükleri geze geze
Knidos’a kadar gittim. Gidiş o gidiş. Knidos’a vuruldum. Çok garip bir duygu o
gün içimi doldurdu. Ege’de olduğumun çok güçlü bir ifadesi oldu Knidos. O son
noktadaki fener. O kalıntılar. Ege ile Akdeniz’i ayıran daracık kara parçası.
Özetle, çok etkilendim. Epey bir zaman geçirdim o gün. Sonra merkeze,
kaldığımız otele döndük ve akşam otel sahibinin yönlendirmesiyle Fevzi’yi
bulduk. Ege’nin ot kültürünü bu kadar iyi bilen bir aşçı ile karşılaşmak günün
diğer bir sürprizi oldu. O günden sonra Datça artık benim için sık gidilmesi
gereken yerlerin başında geldi. Her yıl gitme sayımı artırdım. Bu
yıla gireli daha üç ay yeni doldu, iki kere gittim mesela.
Blogda
Datça ile ilgili çok yazı var. Datça etiketine tıkladığınızda tümü karşınıza
gelecektir. Sonuçta Bodrum’dan Datça’ya giderken, Datça’da kalırken ve dönüş
yolunda anlatacak yeni bir şey yok. O yüzden bu son Datça yazısını burada bitirip,
yolda ve Datça’da çektiğim birkaç kareyi buraya alıyorum.
|
Bu ağaç Mazı'ya gelirken. Her geçişimde bakarım, bazen durup fotoğrafını çekerim. Baharlar açmış halini de, yeşil halini de, kışın çıplak halini de bilirim. Geçerken göz kırparım, o da bilir |
|
Akyaka'da Halil'in Yeri'nde öğlen balık molası verdim, kazları, ördekleri seyrettim |
|
Menü bir sinarit, bir salata, bir sodadan oluştu. Yolculukta alkol yok |
|
Bu noktada da her geçişte dururum. Yolun iki tarafında iki ayrı denizi görmek beni etkiliyor |
|
Bodrum'dan Akyaka'ya yine Gökova yolunu kullanıp gittim. Herkese "aman sapağı kaçırmayın" dediğim sapağı o an gelen telefon yüzünden kaçırdım, gelmişken bari Mazı'nın yukarıdan bir fotoğrafını çekeyim dedim. |
|
Mazı'dan dönüp girmem gereken sapağa girip Çökertme'ye vardım. Biraz sahilinde dolandım |
|
Ege'de gezinmek için direksiyon başına geçtiğimde benden iyisi yok. Yalnız da olsam fark etmiyor... Ege bir tutku |
|
Ören'e gelirken Türkevleri'ni geçince sahilde bununla karşılaştım. Durmamam mümkün değildi |
|
Gökova yolundan Akyaka'ya yaklaşırken |
|
Lodosta Datça sahili. Müthiş bir akşam oldu |
|
Bu bloğu izleyenler bilir, bu noktada da kesinlikle durup bakarım. Kaplumbağaya benzeyen yarımadanın denize uzanışını seyrederim. Çıt çıkmaz, aşağıdaki Mesudiye'den çocuk sesleri, eşek sesleri, tavuk sesleri gelir. Tabii bu sakinlik yaz için geçerli değil |
|
Palamutbükü'nün pazarı vardı. Kışın iyice minik bir pazarcık halini alıyor. Ama şu kare çok şeyi anlatıyor. Hayat bu kadar basit olabilir. Ekersin, satarsın, yaşarsın. Arkada deniz lodosla birlikte kabarmıştır, esintisini duyarsın. Ve işte öyle... |
|
Palamutbükü sahili |
|
Biraz önceki kaplumbağanın yandan görünüşü. Ovabükü. Arkası Hayıtbükü |
|
Datça tepelerinde bahar havası |
|
Marmaris Datça yolunun Datça'ya giriş bölümü, bu mevsim iki yanlı sarı çiçekler açmış ağaçlarla dolu |
|
Tabii akşam rakısı için Fevzi'deydim |
|
Uyuyan kızılderili dağı... |
|
Alırken senede 15.000 km yapar mısınız, diye sormuşlardı, ben de en fazla o kadar yaparım demiştim. Bu gidişle 20.000'i geçeceğim gibi gözüküyor. |
içim gidiyor her Datça seyahati resimlerinde
YanıtlaSilYahu ustadim gorusmeyeli cok oldu, agzindan ballar , gozlerinden nurlar , saciliyor. Bakiyorum da mutluluguna diyecek laf kalmamis , tam olarak ozumsemissin ,Istanbulsuzlugu. Cok sevgilerimle insallah yakinda gorusuruz.
YanıtlaSilGoksen Korezlioglu
Sevgili Göksen Bey, sizden haber almak ne güzel. Yazdıklarınız için çok teşekkür ederim. Ama aslında biliyorsunuz size müteşekkirim, sizinle o Yalıkavak'taki Türkuaz Koy Evleri projesinde işbirliği yapmasaydık benim Bodrum'a gelişim bu kadar hızlanmazdı. Bunu tüm içtenliğimle söylüyorum. Bodrum'da görüşmek üzere. Sevgiler.
SilKesinlikle ege bir tutku buraya uğramayanların çok şeyler kaçırdığı blog burası,neşeli seyahatlar hocam.
YanıtlaSilOralara yerleşme hayalimi depreştirdiniz yine:)
YanıtlaSilDatça'yı merak edenlerdendim.Nihayet bu yaz bir haftamı orada geçireceğim Serdar Bey.Gitmeden önce Datça yazılarınızı gözden geçireceğim tekrar.Dolaşırken sadık bir okurunuz olarak kulaklarınızı çınlatacağım. Sevgiler...
YanıtlaSilAğacınızı çok sevdim, gözlerim doldu. Uyuyan kızılderili ve Palamut'un kış pazarı da müthiş.
YanıtlaSil