Bodrum'u hayal edenler için bazı notlar
Bu blogu açalı yakında üç yıl bitecek. Blogda kendimden, buradaki hayatımdan söz ediyorum. Tabii ki bazen arka planda, bazen baş rolde de Bodrum var. Bodrum farklı bir yer. Garip bir çekimi var ve o alana giren herkesi bir şekilde buraya çekiyor. Bazen yaz tatillinde bir kaç gün, bazen yaz boyu, bazen yarı zamanlı, bazen de benim gibi tam zamanlı. Bodrum’da yaşarken bazen burada binlerce yıldır medeniyetler kurulduğunu, insanların yaşadığını size hissettiren bir detayla karşılaşıyorsunuz. Günlük hayatta en az birkaç kez gördüğünüz kaleyi ilk defa görmüş gibi oluyorsunuz. Bana oluyor mesela. Uzaktan kaleyi incelerken yakalıyorum kendimi. Burası bir Ege kasabası. Deniz ile olan ilişkisi de buna tipik bir örnek. İstanbul’da da deniz vardı ve ben bazen kıyısında yürürdüm, bazen evimden seyrederdim. Burada çok daha iç içeyim. Denizci değilim, tekne kullanmıyorum ama deniz hayatımın çok içinde. Kah güneyden esen rüzgarın evime getirdiği iyot kokusuyla, kah ofiste çalışırken kafamı kaldırd...