Yıllar önce Bodrum'a, ardından on dört yıl sonra da Gökova'ya göçen bir İstanbullunun gözünden, Glaros adındaki yelkenli teknesiyle yaptığı seyirler, bu coğrafyadan, Ege koylarından ve karşı adalardan hayatına dair notlar.
Kış mevsiminde bir pazar günü sakin Yalıkavak
Bağlantıyı al
Facebook
Twitter
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
-
Diyelim ki İstanbul’da,
Ankara’da ya da Avrupa’nın bir büyük kentinde yaşıyorsunuz (Avrupa ve Atlantik
ötesinden de okuyucular olunca arada böyle laf etmek uluslararası hava
veriyor). Akdeniz çanağında yaşamıyorsanız aralık ayında muhtemelen ya kar altındasınızdır
ya da kapalı, yağmurlu, soğuk bir havadasınızdır. Hal böyle olunca bir pazar
günü ne yaparsınız? Evde oturabilirsiniz, çocuklarınız varsa onları AVM’deki
oyun parklarına atıp siz biraz vitrin falan gezip, kahve içip kafa dinlemek
isteyebilirsiniz. Ne bileyim, eşiniz, dostunuz, sevgilinizle sinemaya gidersiniz, bir yerlerde yemek
yersiniz filan. Ama muhtemelen kapalı mekanlarda bir pazar günü geçirirsiniz.
Burada yaşıyorsanız,
aralık-ocak-şubat aylarında arada birkaç pazar günü yağmurlu ve fırtınalı bir
havaya denk gelirsiniz ama genellikle hava deniz kıyısında yürümeye uygun
olur ve kendinizi sahile atarsınız. Bunu yapmak için de hafta içinden program
yapmazsınız. Baktınız hava açık –ki genellikle öyle olur- sahile inersiniz,
iyot kokusunu içinize çekersiniz. Ben de pazar günü havayı iyi görünce hem
Yalıkavak’taki evi kontrol edeyim hem sahilde yürüyeyim diye
Yalıkavak’a geçtim. Ilık bir aralık ayı pazar gününün bir bölümünü yürüyerek,
Kavaklı köftecide köfte-piyaz-ayran yiyerek, fotoğraf çekerek geçirdim.
Yazın
kalabalık olan bu beldenin kış hali çok farklıdır. Burayı sadece yazın görenler,
çarşının boşluğuna, yazın kapısında ayakta sıra bekledikleri Kavaklı köftecinin
boş masalarına bakıp şaşırabilirler. Çarşıdaki iki kahve her zaman olduğu gibi
kışın da doludur. İstanbul’da, Ankara’da soğuktan insanların ağzından buhar
çıkarken aynı saatlerde Yalıkavak’ta insanları sırtlarından kış güneşi ısıtırken
sokakta, sahilde masalarda oturup çaylarını içerler. Bu havalar, sahil
yürüyüşleri, temiz iyotlu hava burada yaşamanın nimetidir.
Yazın akşam saatlerinde Kavaklı köftecinin önünde kuyrukta bekleyenler...
... Kavaklı köftecinin dünkü kış hali
Yaz sezonunda Yalıkavak çarşısı...
...çarşının dünkü kış hali
Kış güneşinde sokakta okey oynayanlar
Burada doğup büyüyüp
pazar günlerini Bodrum’un yeni AVM’si Midtown’da geçiren nesil için söyleyecek
bir şeyim yok. Onlar şimdilik büyük şehir özlemlerini gideriyorlar. Kırklı
yaşlarına geldiklerinde hala Bodrum’da yaşıyor olurlarsa çocuklarını gezdirecek
bir sahilleri olmasını dilerim.
Arabayla Gümüşlük'ten geçerken...
Aralık ayının bir pazar günü belediye kafeteryası
Ağ atan balıkçı
Böyle bir kulübe, üç dilde yazılı beach kullanım kuralları, giriş çıkış saatleri, hangi saatte sosis, hangi saatte meyva suyu çıkacağına dair bilgiler ve "Belvedere" isimli bir tesis adı olunca aklınıza yüz yataklı bir tesis ve büyük bir beach gelebilir. Oysa beach denilen yer bir alt karedeki alan...
... Hepi topu eni yirmi metre olan Belvedere Beach. Ama kurumsal ciddiyet müthiş.
Bu pazar deniz bereketliydi galiba
Burada yaşamak için
büyük kentlerin sizde bıraktığı tortulardan, alışkanlıklardan arınmanız
gerekir. Yoksa zaten yapamazsınız. Bu coğrafyanın sunduğu muhteşem havaya,
temiz çevreye, sakinliğe özlem duymuyorsanız buralar size göre değil.
Eleştirmek için söylemiyorum, bir tercihten söz ediyorum. Pekala milyonlarca
insan büyük şehirlerde, AVM’lerde mutlu mesut yaşıyor.
Çakıroğlu'nun işletmecisi, Yalıkavak'ın renkli simalarından Sarıyer'li Bülent'i geçen ay kaybettik. Dükkan kapalı.
Bazen balık uğruna denize yürünebilir
Marina tadilata ve genişleme operasyonuna başlamış
Bir pazar günü benim gibi yürüyen Yalıkavak yerlisi
Ben ise tercihimi sakin
kasaba hayatından yana kullanalı 4 yıl dolmak üzere. Benim açımdan dünyanın
önemli markalarının olduğu AVM’ler, kıymeti kendinden menkul restoranları
değil, buraların sahilleri, lokantaları, meyhaneleri öncelik aldı. O yüzden de
şu geçtiğimiz Pazar günü geçirdiğim harika birkaç saati sizlerle paylaşmak
istedim. Aşağıdaki mini videoda huzuru biraz hissedebilirsiniz...
Merhaba... Biraz buruk biraz da hüzünle okudum sayfanızı bu karlı ve fırtınalı İstanbul sabahında.Uzun zamandır hayalini kurduğum herşey bir anda karşımdaydı ve tam da düşlediğim fotoğraflarla."Rehber" yol gösteriyordu ve işaret ediyordu, "yapabilirsin" dedim kendime... Planlarımda mart ayında gelip yerleşeceğim yeri seçmek vardı, yazılarınız ve fotoğraflar çok yardımcı oldu, olacak...Teşekkürler... Yeşim Görgü twitter@dimili
Neden büyükşehirler bırakılıp Akdenize yerleşilir konulu güzel bir yazıydı.Küçük kasabalarda asla şehirdeki gibi yaşanmaz gerçeğini de paylaştığınız için teşekkürler. Akdenize yerleşmeyi düşünenler bu yazıyı okuyup gelmeli derim :)
Zaman geçtikçe, çok okunan yazıları güncellemem gerekiyor. Bu yazı da onlardan biri. Daha önce eklediğim bu kısa girişe bazı eklemeler yapmak istiyorum. Bu yazıyı yazdığımdan bu tarafa altı yıl geçmiş. Bu süre içinde Bodrum'da neler değişti? Gözlemlerimi buraya aktarmam gerekiyor çünkü "iş" konusunda çok soru alıyorum ve durum bu yazıyı yazdığım günlere göre çok kötü. Öncelikle şunu belirteyim; Bodrum altı yıl içinde hızla bozuldu, kalabalıklaştı, düzensizleşti. Bodrum şu sıralar İzmir'den sonra en çok göç alan ikinci yer. Ama ne bu kalabalığı kaldıracak alt yapısı var, ne doyuracak iş fırsatı var. Buranın ekonomisi ağırlıklı olarak turizm ve inşaat ile döner. Eğer kendi işinizi -evinizden bilgisayarla- yapabilecekseniz sorun yok. Ama iş arayacaksanız işiniz çok ama çok zor. Çünkü Bodrum'da şöyle bir kural var: Burada ücretler Bodrum işi, kiralar İstanbul işi. Ben göçtüğümde kiralarda üst sınır 1.000-1.200 TL civarıydı, bugün 3.000-4.000 TL lafl
Yeni Giriş Notu: Bugün 4 Mayıs 2021 Salı. Aşağıdaki yazıyı yazdığımda Bodrum'a yakın zamanda yerleşmiş, buranın nimetlerini paylaşmayı seven biriydim. Yazıyı, insanların aklında hayatlarını değiştirme fikri varsa buna destek olmak amacıyla, naif duygularla, açık yüreklilikle yazmıştım. Aradan geçen zaman fikirlerimi değiştirdi maalesef. Çünkü Bodrum'a hayatını değiştirmek değil Bodrum'u değiştirmek isteyenler gelmeye başladı. Bu insanları sevmedim. Kıyıları, tepeleri, boş buldukları her araziyi betona çeviren insanlardan, buralara gelenlerden, Bodrum'un yapısını, kimliğini bozanlardan tiksindim. Bu nedenle benim için artık Bodrum'da nereye yerleşilir diye bir konu yok. Bana nereye yerleşelim diye soranlara cevabım; Bodrum'a yerleşilmez. Bu kadar abur cubur kalabalıkla, burayı şehire çeviren, buranın halkına tepeden bakan, hazımsız, sonradan görme, Bodrum'u ve Ege'yi anlamayan, Halikarnas Balıkçısı'nı restoran sanan bu kitleyle bir arada olmak, tara
Bu girişi yapmak zorunda kaldım çünkü benden kişisel tatil programlarını yapmamı bekleyenler, rezervasyon konusunda yardım isteyenler, kalmayı düşündükleri tesisleri yazıp hangisinde kalalım diye soranlar o kadar çoğaldı ki, tümüne birden cevap yazamadığım için buraya yazıyorum. Anlayışınız için teşekkür ederim. Bu yazı benim gözlemlerimi anlatıyor. Yani kişisel tercihlerime göre yazdım. Buraya yazmadığım konularda bilgi sahibi değilim. Ve lütfen kişisel tatiliniz için benden güzergah, yemek mekanı, bölge vb. talep etmeyin. Veya "nerede kalalım?" veya "çocuğumla geliyorum, kum nerede iyidir, deniz Mayıs ayında soğuk mudur?" gibi sorular yöneltmeyin. Bildiklerim yazdıklarımdan ibaret. Bu sorulara cevap veremeyeceğim. Şimdi yazıya başlayabilirim... Diyelim tatilinizi Bodrum’da geçirmeye karar verdiniz. İlk söyleyeceğim, keşke Haziran ayında gelseydiniz. Ama artık çok geç. Yıllık izninizi Temmuz ve Ağustos aylarında kullanmak zorundaysanız kalabalığı göze alıy
Yazılarınız ve resimleriniz bu kasvetli yağmurlu havada ruhumuzu ısıtı.Emeklerinize teşekkürler.Büyük zevkle takipteyiz
YanıtlaSilMerhaba...
YanıtlaSilBiraz buruk biraz da hüzünle okudum sayfanızı bu karlı ve fırtınalı İstanbul sabahında.Uzun zamandır hayalini kurduğum herşey bir anda karşımdaydı ve tam da düşlediğim fotoğraflarla."Rehber" yol gösteriyordu ve işaret ediyordu, "yapabilirsin" dedim kendime...
Planlarımda mart ayında gelip yerleşeceğim yeri seçmek vardı, yazılarınız ve fotoğraflar çok yardımcı oldu, olacak...Teşekkürler...
Yeşim Görgü
twitter@dimili
Neden büyükşehirler bırakılıp Akdenize yerleşilir konulu güzel bir yazıydı.Küçük kasabalarda asla şehirdeki gibi yaşanmaz gerçeğini de paylaştığınız için teşekkürler. Akdenize yerleşmeyi düşünenler bu yazıyı okuyup gelmeli derim :)
YanıtlaSil