Haberlerde
iki gündür İstanbul’da kar yağdığını görüyorum. Twitter’de kar fotoğrafları
paylaşılıyor. Kar İstanbul gibi büyük trafik sorunu olan kentlerde yaşayanların
hayatını kabusa çeviriyor. Hayatın normal akışının sonucu olarak, alt tarafı
evine veya işine gitmek için araçların içinde, sıkışan trafikte sıkılarak
saatlerini harcayanları düşününce, bir zamanlar aynı durumu yaşayan biri olarak
onları anlayabiliyorum. Evimin önceleri Rumelihisarı sonra Bebek’te, ofisimin
Levent’te olduğu yıllar, normalde on dakikalık o yolu iki saatte aldığımı
bilirim. Bir keresinde eve dönerken bastıran karda arabayı kenara çekip
bırakmış, Akmerkez’den Bebek’e yürümeye başlamıştım. O kadar üşümüş ve
ıslanmıştım ki o halimle kendimi Bebek kahveye atmıştım. O zaman Bebek kahvede
soba da yanardı galiba. Orada ısındığımı, Özcan’ın sıcak çayını içip kendime
geldiğimi hatırlıyorum. İstanbul ya da başka büyük şehirde evinizden
çıkmıyorsanız kar seyretmek harikadır. Sabah sıcak içeceğimi alıp pencere
önünden manzarayı seyretmek –hele İstanbul’da, bogazda- bana iyi gelirdi. O
karlı sabahlarda arabayla Bebek yokuşunu çıkmak mümkün olmadığından kar
yağmasını fırsat bilip işe gitmemezlik yaptığım olurdu. Bebek’ten önce uzun
sure yaşadığım Rumelihisarı’ndaki bekar evimin terasından da kar fırtınasını
seyrederdim. Onun da tadı başkaydı. Ama dediğim gibi İstanbul’da kar zevkine
varabilmek için iki şey gerekir; Bir, evde olacaksınız. İki, evden çıkmak
zorunda kalmayacaksınız.
|
Bir kış sabahı Bebek'teki evde uyandığımda bu manzarayla karşılaşmıştım |
|
Bu fotoğrafı çektiğim günü hatırlıyorum; işe gitmemiş, pencereye gelen kuşlara ekmek atmış, etrafı seyretmiştim |
Sonra
Asmalımescit’e taşındım, orada zevkli bir kar dönemi hatırlamıyorum. Bir iki yağmıştır
herhalde. Asmalımescit’te de bunalıp, daralıp kendimi Bodrum’a attım zaten.
Asmalı yiyip içmeye gitmek için güzel bir mahalle ama yaşamak için asla uygun
değil. Zaten ben de bir yılı bile tamamlamadan kaçtım dediğim gibi.
Bodrum’da
kar zevki yok tabii. Burada kışın üç şekli var. Biri lodos fırtınalı günler.
Diğeri ılık ile serin arasında gidip gelen, bazen yağışlı bazen açık havalı
günler. Diğeri de şu iki gündür olduğu gibi, havanın açık ve kuvvetli karayel
ile çok soğuk olduğu günler. Böyle günlerin geceleri gözyüzü yıldız kaynıyor.
Bu da ısınan havanın yukarı kaçmasına neden olduğundan geceler eksi değerlere
bile düşebiliyor. Bakın aşağıya bu akşam ve bu haftaki hava tahminini koyuyorum.
|
Bu gece bizi -1 derece bekliyor |
Buranın ocak şubat aylarında karayelli gecelerinin ayazını
anlatmak kolay değil. Şöyle bir örnek versem belki daha iyi anlaşılır; ben
askerliğimi Sivas Temeltepe taraflarında yaptım. Orada gece -22 dereceyi
gözlerimle gördüm. Ama Bodrum’un -1 derecesinde deniz kıyısında üşüdüğüm kadar
üşümedim. Tamam konu bundan otuz yıl önce geçiyor, o zaman gençtim ama ne
olursa olsun. Özetle, burada senede sekiz on gün olan ayaz şu iki gündür
mevcut. Böyle gecelerde ben evdeysem şömine başında oluyorum. Sakin bir müzik,
iPad veya kitap ile yine sakin bir gece geçiriyorum. Ya da şömine başında
ısınmayıp, Mahmut Kaptan veya Gemibaşı, Deniz Feneri’ne gidip dost
sohbetleriyle ısınıyorum. Ha bir de bazı akşamlar evde şömine başındayken bir
iki kadeh kırmızı şarap içtiğim de oluyor. İstanbul’da yaşarken yine ağırlıklı
olarak rakı içerdim ama haftada bir kırmızı şarabı tercih ederdim. Beyaz şarabı
şaraptan saymadığım için ağzıma sürmem. Rozeyi ise hiç bir içkiden
saymadığımdan ilişkim olmaz. Bodrum’a yerleştikten sonra hem buranın mezeleri,
balıkları, hem meyhanelerinin mükemmelliği, hem de Ege’nin atmosferi beni
rakıya daha yaklaştırdı. Şimdi artık ayda bir iki kezden fazla şarap içmez
oldum. Balıkla şarap içenlere lafım yok ama balığın yanında rakı varken şarap
içmem. Rakıyı içemeyenlere ancak üzülüyorum. Fransızların balık yanında beyaz
veya roze şarap içmelerini kimse argüman olarak sunmasın. Çünkü gariplerin
rakıları yok. İşin şakası bir yana ben rakıcıyım. Bu da bu blogdaki
fotoğraflardan veya anlattıklarımdan açıkça belli zaten. Şarabı sevmediğimden
değil, buradaki ortamın rakıya daha uygun olduğundan aradaki fark iyice açıldı.
|
Bu kareyi 1 ocak 2011 günü çekmiştim |
|
Bitez'e bulutlar yaklaşırken |
|
Fırtınaya beş kala Bodrum liman içi |
|
Gümüşlük'te bir kış günü lodos. Yazın cıvıl cıvıl masaların olduğu yerin kış hali böyle |
|
Bodrum'da son lodos fırtınasından bir gün öncesi. Tam fırtına öncesi sessizlik dedikleri |
|
Lodosun ilk anları |
|
Bu da 31 Aralık 2012 günü çekilen bir kare |
|
Yalıkavak'ta bir mart günü. Uzaktaki ada Kalimnos |
|
Bu da Yalıkavak'ta sakin bir ocak ayında gün batımı |
|
Yalıkavak'taki ilk evimin önündeki iskele fırtınada yıkılmadan önce. |
|
Yalıkavak'ta sakin bir kış akşamı |
|
Kışın yağmur sonrası Yalıkavak |
|
Güneşli bir kış sabahı |
|
Bu da bir şubat günüydü galiba |
|
Lodos fırtınası ile birlikte yağmurlu bir kış günü barlar sokağı |
|
Lodosun yığdıklarını temizleyen belediye işçileri |
|
Kos'a yağan yağmuru izliyordum |
|
Bu da geçtiğimiz aralık ayında bir sabah |
|
Akşam yürüyüşlerinden birinde çekmiştim |
Şimdi
bu akşam şöminenin başında bir iki kadeh şarap içerim diyorum. Kos’tan gelen ve
daha açmadığım peynirler, rokforlar, jambonlar var. Yani şaraba eşlik edecek malzeme
kuvvetli. Böyle akşamlara caz müziği de en iyi gider. Bu akşam belki sizler de
İstanbul’da kar seyredeceksiniz. Belki bir iki kadeh de içersiniz. Böyle ortama
uygun bir liste hazırladım. Ben de bunları dinleyeceğim. Bu liste oldukça sakin
bir liste. Şöyle de bir özelliği var, klasik müzik bestecilerinin yapıtlarının
caz versiyonları. Normalde cazı caz, klasiği klasik olarak dinlemeyi sevsem de
bu seçtiklerim benim için iyi örnekler olduğu için sizlerle paylaşıyorum. Ha bu
arada 5. parçada çelloyu çalan, Lale Plak mağazasının sahiplerinden kuzenim
Hakan Atala’nın eşi Sedef Atala Erçetin.
|
Evin kış gecelerini geçirdiğim köşesi |
|
Burası da soğuk kış gecelerinin ısınma bölümü |
Evinize
varabildiğinizde bu müzikleri indirip sakinleşir, yorgunluğunuzu bir ölçüde
atarsınız belki. Şehir hayatı zordur bilirim… Sakin ve huzurlu günler dilerim.
Bu son cümleyi yazdıktan sonra Saroz körfezi depremini öğrendim. Şimdi daha da
fazla sakinlik ve huzur diliyorum. İyi dinlemeler...
Yazdıkların keyifli,fotoğraflar kış hüznünde, şömine (orada olamasak da)sımsıcak, dinlediklerimiz muhteşem... Hiç niyetim yokken beni bir duble rakıya ikna ettin.
YanıtlaSilŞöminede kış köşeside güzel, müzikleri paylaştığınız gibi okuduğunuz kitapları da paylaşabilirmisiniz?
YanıtlaSilbol güneşli günler