Ben
Fethiye’yi -diğer bütün Ege beldeleri gibi- yazın değil kışın severim. Nasıl ki
Bodrum’da yaşayınca buranın tadının asıl kışın çıktığını yaşayarak gördüysem,
Datça, Selimiye, Fethiye’ye de yazın kalabalık zamanı dışında kalan 8 aylık
bölümde sık gittim, yaşadım, sevdim. İşte geçtiğimiz hafta da fırsat yaratıp
iki günlüğüne Fethiye’ye gidip balık yiyip, Faralya’nın kış sakinliğine doyup
geleyim dedim. İstanbul’dan tatil için gelen arkadaşım Gülüşan da katılırım
deyince Cumartesi sabahı yola çıktım. Zamanımız olunca geze geze Gökova
yolundan gidelim dedik. Bu sefer Milas’taki İzmir-Yatağan-Yeniköy sapağından
sağa, Yeniköy’e saptık. Bu yolu hiç kullanmamıştım. Kemerköy termik santralinin
yanından geçip aşağıdaki Yerköy termik santralinin yanından Gökova’ya ulaştık.
Pazartesi günü dönüşte de Yatağan termik santralin yanından geçtik ve böylece Muğla’daki
üç termik santrali tavaf etmiş olduk. Söylememe gerek yok, Gökova’nın dibine
termik santral yapan Özal’a içimden geçenleri göndermeyi unutmadım. Buraya
yazamıyorum.
|
Her zamanki, yola çıkış karesiyle başlayayım |
|
O gün Gökova lodosluydu, hırçındı... Ören |
|
Tabii Akbük cennetini seyretmeden olmaz |
Bu rotanın
Gökova termik santralinden sonrasını çok kullandım. Önce Ören, sonra Akbük
ve sonunda Akyaka. Akyaka’ya gelince Marmaris yönüne sapıp, okaliptüs ağaçlı kral
yolundaki Akçapınar tostçusunda öğlen tostu yemeyi ihmal etmeden Köyceğiz’e
geldik. Her zaman dingin ve sessiz olan Köyceğiz kasım ayında başka
sakinlikteydi. Yine zaman durmuş gibiydi. Yine sadece kendi ayak seslerimizi
duyuyorduk. Göl kıyısında oturup kahve molasından sonra durmadan Fethiye’ye
vardık.
|
Her zaman kaldığım Yacht Boutique Hotel. Kahvaltısı çok iyidir |
|
9 Kasım günü balkonda kahvaltı |
|
Yacht Oteldeki odadan manzara |
|
Bulutların gösterisi... |
Fethiye’de
iki mekan var ki sadece buralarda balık, meze yiyip rakı içmek için Bodrum’dan
geliyorum. Bunlardan ilki ve daha eskiden tanıdığım Girida Balık, diğeri geçen
sene Fethiye’deki Can’ın önerisiyle gittiğim Yengeç Restoran. İkisi de
mükemmel. Girida, sevgili Taner’in işlettiği mekan. İlk açıldığı zamanı
biliyorum, yıllar içinde gelişimini zevkle izledim. Taner işinin başında,
meraklı, titiz bir Fethiye’li. Yanılmıyorsam baba mesleği de balıkçılık. Yani
işi iyi biliyor. Her zaman gitmeden önce arayıp haber veririm, o da bana yeni
mezelerini anlatır, onları denerim. Bu seferki yeni mezesi, iri yeşil köy
biberi içine doldurulmuş karides, kaşar, ceviz ve dışına galeta unuyla kardığı hellimin
kızartılmasından oluşan anlatılmaz bir lezzetti. Bu arada yediğimiz karides
söğüş, is kokulu ahtapot ızgara, çeşitli otları falan uzun uzun anlatmayacağım.
Vitrinin fotoğrafına yer vereceğim, gidip kendiniz denemelisiniz.
|
Sözünü ettiğim biber mezesi |
|
Girida'nın meze vitrini |
|
Girida'nın ustaları |
Fethiye’nin
merkezi bisiklet ve yürüyüş için mükemmel. Girida’ya sahil boyu yürüyerek gitmeyi
çok seviyorum. Sakin Fethiye Körfezi kıyısından yürürken, yer yer canlı
kafelerin, restoranların önünden geçiyorsunuz. Çalış Plajı’na doğru uzayan
Fethiye’nin bu yeni sahil bantında güzel mekanlar var. Balıkçılar, kafeler, çay
bahçeleri hareket getiriyor. Galiba Fethiye o yöne doğru genişliyor. Ama benim
en sevdiğim bölgesi Karagözler bölgesi. Ertesi akşam gittiğimiz Yengeç Restoran
da orada. Selahattin genç, güler yüzlü, o da işine çok meraklı bir işletmeci.
Yengeç, marinanın içinde. Otururken tekneleri seyrediyorsunuz. Önündeki
iskeleye yanaşan yatlar var. Gerçi kışın hava erken karardığından manzarayı pek
fark edemiyorsunuz ama baharda camlar da açılınca restoranın ambiyansı çok
farklı oluyor. Yengeç’in enginar favası vazgeçilmez mezem. Bodrum favası alışkanlığıyla
üstüne kırmızı soğan da koyduruyorum. Gerçekten çok lezzetli. O akşam mükemmel
barbunlardan da yedik. Ve tabii ahtapot ızgara. Fethiye’deki bu iki mekan
değişmez yerlerim. Bir seferinde de üç gece kalıp bir akşamımı balıkçılar
çarşısına ayırmak istiyorum.
|
Fethiye'de bir mekan, romantik çiftler için böyle bir masa hazırlamış. İki de şahit gelse imza atıp evlenilecekmiş gibi... |
|
Yengeç Restoran'ın mükemmel enginar favası |
|
Ve Yengeç'ten beşi bir yerde... |
Pazar
sabaha karşı gök gürültüsü ve yağmur başlayınca Pazar günü ne yapacağız diye
düşündüm. Sabah hava hafif hafif açmaya başladı. Yağarsa yağsın n’apalım deyip
Fethiye-Kayaköy yolundan Faralya’ya kadar gitmeyi planladım. Yeni Ölüdeniz yolu
yapıldıktan sonra çok az kullanılan Kayaköy üzerinden Ölüdeniz rotasını çok
seviyorum. Hele Kayaköy’ü karşıdan gören rampaları inerkenki yemyeşil küçük
ovacık insana iyi şeyler hissettiriyor. Kayaköy’ün bulunduğu bölgedeki düzlüğe
yapılan, bahçelere gizlenmiş yeni taş evler çok güzel. Zevk sahibi insanların
yaşadığı belli. Rampalardan indikten sonra Kayaköy’e girmeden önce sağa sapıp Gemiler
Koyu’na gittik. Koya vardığımızda hava iyice açtı ve üstümüzdeki kazakları
çıkarıp açık olan tek mekana oturup ayakları uzatıp yüzü güneşe döndük.
Sahildeki gazino diyebileceğim mekanda bulunanlara kahve var mı diye sorduk yok
dediler. Elektrik var mı dedik, o da yokmuş. Peki buranın sahibi nerede dedik o
da yok dediler. Yoklar içinde kaldık ama şikayet etmedik çünkü hava mükemmeldi.
Derken gazinonun sahibi geldi, derken kahve yapıldı her şey tamam oldu. O arada
gelen iki çift turist denize girdiler.
|
Eski yoldan Kayaköy'e giderken Fethiye arkada kalıyor |
|
Gemiler Koyu |
|
Gemiler Koyundan Faralya'ya doğru |
|
Gemiler Koyu |
|
Gemiler Koyu'na tepeden inerken... Taa karşısı Faralya, Kabak Koyu, Kelebekler Vadisi tarafı |
|
Selam... |
|
Buradan bir Zoro geçti mi? |
|
Kaçan keçiler... Kelebekler Vadisi'nin tepesi |
Gemiler’den Hisarönü’ne, oradan Ölüdeniz, Belcekız üzerinden Faralya’ya (Uzunyurt) devam ettik. Bu blogu izleyenler biliyorlar, o bölgeyi başka türlü seviyorum. Sakinliği, yalçın kayaları, denizden yüksekliği, uçsuz bucaksızlığı beni çok etkiliyor. Öğlen olduğundan karnımız acıkmaya başlamıştı ve bu mevsimde her yer kapalı olduğundan Fethiye’ye dönüp yiyelim derken aklıma yaza doğru gelişlerimde uğradığım, Yörük adındaki gözlemeci geldi. Akdeniz’e tepeden bakan, şahane gözlemesi, ayranı ve yaprak sarması olan Yörük açık mıdır acaba diye şansımızı deneyelim dedim. İyi ki de denemişik, bir mevlüt yemeğine denk geldik. Köy halkı toplanmış yemek yiyorlardı. Bizi de buyur ettiler. Bir masaya oturduk ve burada fotoğrafını paylaştığım yedi kap yemekten oluşan mevlüt menüsü önümüze geldi. Ben bu kadar lezzetli yemeği az yerde yedim. Artık açlıktan mıdır, havasından, suyundan, ortamından mıdır bilemiyorum silip süpürdüm. Üstüne de çayı, yörük balkonunda, halılarla döşenmiş yere bağdaş kurup, Akdeniz’i seyrederekten içtim. Gerçekten şansımız varmış, mükellef bir ziyafet çektik.
|
Yörük gözlemecisi |
|
Şansımıza denk geldiğimiz mevlüt yemeğinden payımıza düşen rızkımız |
|
En kıral taht |
İki
gün çabuk geçti, Pazartesi iş günü olduğundan Bodrum’a dönmem gerekiyordu. Yol
üstü yine Köyceğiz’e girip pazarından alış veriş yapıldı ve Bodrum’a dönüldü.
|
Köyceğiz çarşısı |
|
Köyceğiz pazarı |
|
Bir başka gidişimde Fethiye'deki balık pazarını deneyeceğim |
|
Fethiye sahilinde balık-ekmek sandalı. Öğrenciye indirimli. |
Havalar
böyle gittiği sürece, ben de fırsat yarattıkça Ege kasabalarının kış
güzelliklerini yaşamak için yollara düşmek istiyorum. Datça’ya bu yıl çok
gittim, Fethiye’yi bu seyahatte gezdim, belki biraz İzmir taraflarına, biraz
daha yukarıya gidilebilir. Ya da tam tersine, Kaş’a inilebilir. Selimiye, Söğüt
rotası da hiç fena fikir değil. Zamanı gelip gezdikçe burada anlatır,
fotoğrafları yayınlarım. Bu yazıyı yazdığım bugünden, Bodrum’un 21 derece, güneşli
gününden selamlar...
eşlik edemedik serdar abi. bir zamanlar anadolu'da muhtar sahnesi var, orada diyor ki: "sağlık olsun da, yol da gelir, elektrik de..." sağlığı izmir'de yaptık gibi, darısı bir dahakine. sevgiler...
YanıtlaSilSağlık olsun da daha çok gider geliriz... Sevgiler.
Sil17 günden sonra şükür kavuşturana.. Tamam iş güç mutlak vardır da, ancak arayı bu kadar açmayın lütfen. Sağlıcakla, doslukla kalın..:)
YanıtlaSilteşekkürler, her zamanki gibi keyifli bir yazı. elinize sağlık. ( zoro çok komik olmuş :)
YanıtlaSilbence de arayı açmayın; resimlere bayılıyorum..
YanıtlaSilemeğinize sağlık.
Tesekkürler, blogunuzu severek izliyorum, Bodruma bu kis ilk defa gelmek icin ilham oldu, cesaret verdi. Resimler de, yazilar da cok güzel, insan zevkle okuyor, sanki katilmis gibi oluyor. Bencede arayi fazla acmayin, arkivdeki eski kayitlarla idare etmeye calissakta güncel kayitlar daha zevkli...Elinize saglik.
YanıtlaSilO köprüdeki balıkçılardan köprüye daha uzak olanında balık ekmek yiyin lütfen.. Açık zamanında kabak koyunda kesinlikle olive garden da yemek yemeniz gerekli, faralya listenize onu da ekleyeceğinize kesinlikle eminim.Fethiyeye gelip kahvaltı etmeden de dönmek olmaz.. Kargı yörük müzesi, yanıklar Huzur sofrasını tavsiye ederim.
YanıtlaSilVerdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim, listeme aldım.
Sil