Bir yılın notları

Geç kaldım ama yine de adet olduğu üzere, bir yılın nasıl geçtiğine dair notları toparlayayım dedim. Bir yılın fotoğraflarını toparlarken bu yıl da şunu gördüm; Bodrum'daki hayatım sakin geçiyor, buna karşılık sık seyahat ettiğim için bu sakinliği dengeliyorum sanki. 

Gelin Ocak ayı ile başlayalım. Bu arada şunu unutmadan belirteyim, yazın denizden yaptığım seyirleri bir iki güne kadar diğer blogda, yani www.bodrumlumavihayat.blogspot.com adresinde paylaşacağım.

OCAK

Geçtiğimiz yıl kış yumuşak ve fazlasıyla ılıman geçtiği için Datça'da bademler erken açtı. Biz de her yıl yaptığımız, artık gelenekselleşen çiçek açmış badem ağaçlarını görme amaçlı geziye biraz erken çıktık. Normalde Şubat ortası gitmemiz gerekirken Datça'daki dostum Fevzi dedi ki "çiçekler açmaya başladı gelin". Biz de Ahmet & Havva ve Gülüşan ve de  Gonca & Melih ile birlikte iki araba yola çıktık.

Datça'da ilk gün hava kapalıydı ve lodos esiyordu.

Fevzi masayı donatmıştı.

Bizim arkamızdan Ferit ve Arya da yola çıkmışlar, Fevzi'nin mekanında rakıya yetiştiler.

Fevzi ile dostluğumuzun bu yıl onuncu yılı doluyor

Çiçek açmış badem ağaçları

Fevzi ve "üstad" Che'nin organizasyonu ile hemen orada sucuk/şarap/bira partisi yapıverdik.

Bu yıl da Gemibaşı'nda harika deniz mahsulleri, mezeler yedik, rakılar içtik. Hüseyin sağolsun...

Ocak ayında güzel gün batımları izledik.

Neriman hanım gece evde kalmaz ama kış akşamları eve giriyordu.

Çarşı ve barlar sokağı soğuk akşamlarda bomboş oluyor.

Arada Glaros'a gidip tekneden çalışıyordum.

ŞUBAT

Tekne fuarına gitme bahanesiyle İstanbul'a gitmeyi planlamıştım. O arada bazı işlerimi de hallederim dedim. Bu arada bizim Parakalo (Hanende Mey Osman) ve Ahmet de gelmeye karar verince biz üç Bodrumlu'ya İstanbul akşamları göründü. Çok eğlendiğim bir İstanbul seyahati oldu.

Emre Senan Tasarım Vakfı'nın sergisi ile İstanbul'da olacağım tarih çakışınca çok sevindim. Sergide eski dostlarımı, eski öğrencilerimi, büyüklerimi, küçüklerimi görme fırsatım oldu. Uğurcan ve Levent de sergideydiler.

Datça'da Fevzi'nin mekanından tanıdığım sevgili İzzet ile Asmalımescit'te Ece'nin önünde karşılaştık.

Üç Bodrumlu İstanbul'da...

İş nedeniyle tanıştıktan sonra iyi dost olduğum sevgili Okyar ile birlikte Tuzla'ya tekne fuarına gitmiştik. Oradan da Kuruçeşme'de rakı içmeye gidecektik ama İstanbul trafiği malum. Okyar'ın aklına arabayı Kalamış'ta bırakıp tekneyle geçmek geldi. Bize de şahane bir boğaz gezisi çıktı. 

Eğer İstanbul'a uçakla gelmişsem ve Atatürk Havalimanı'nı kullanıyorsam ve de tabii saati uygunsa Beyti'ye uğramadan dönmem. Beyti'ye yetişen kuşakta olduğum için kendimi şanslı addediyorum.

Çok beğendiğim bir Bavaria içinde bari bir fotoğrafım olsun dedim.

MART

Mart ayında havanın güzel olduğu bir hafta sonu bisiklete binmek için Kos'a geçtik. Kos'un bize bakan sahili bisiklet için mükemmel bir parkurdur. Merkezdeki bir otele yerleştik. Bir gün adanın doğusuna doğru bir gün de batısına doğru gittik. Çok güzel bir gezi oldu. Yazlık bölgelerde yazın kalabalığından eser kalmayan sahillerde dolanmak çok iyi gelir.

Kos gezimizden sonra hedef Bosna idi. Ailemin anne tarafının bir kolu halen orada yaşıyor ve onları görmeyeli sekiz yıl olmuştu. Gülüşan orayı merak ediyordu, taa Kasım ayında falan bilet aldık. Başka türlü gitmek çok zor, çünkü dur bu hafta geçsin, dur şuraya gideceğiz diye diye erteliyor insan. Müthiş bir gezi oldu. Hem hasret giderdik hem özlediğim lezzetleri yerinde bir daha tattık.

Kos ve Bosna'dan dönünce isli et ve uzo ile bir masa hazırlamak şart oldu

Mart ayında yavaş yavaş evin içinden çıkıp, kahvaltıyı bahçede yapmaya başladık

Mart ayında bisiklet tekrar hayatıma girmeye başladı

NİSAN

Nisan ayında bir Datça kaçamağımız oldu. Ardından bir geceliğine iş için İstanbul'a gidip ekiple buluşup rakı akşamı yaptım. Aşağıda Datça yolculuğundan ve İstanbul akşamından fotoğraflara yer verdim. Bunların dışında hayat Bodrum'da geçti.

MAYIS

Mayıs ayında bir iş toplantısı için Aliağa'ya gitmem gerekmişti. Sabah Bodrum'dan çıktım, öğlen görüşmemizi yaptık, akşam Foça'ya geçtim ve gece orada kaldım. Foça'nın bendeki yeri ayrıdır. Çok severim, fırsat yarattıkça bir geceliğine bile olsa giderim veya yol üstü uğrarım.

Mayıs ayında Kalymnos sezonunu da açmıştım.

Foça

Foça'nın küçük deniz dedikleri balıkçı limanı

Sezon başında Yunan adaları arasında çalışan feribotlar -hele hafta arası sabah saatlerinde- genellikle bomboş

Kalymnos en sevdiğim adalardan biridir. Ve bu oda yıllardır kaldığım otelin en sevdiğim odasıdır. Önceden rezervasyon yaptığım bu küçük otelin yöneticileri, bu odayı ayırmaya özen gösterecek kadar nazikler.

Dostum Mihailis'in Telendos'taki sevimli restoranı Kapsoulis

Pothia'daki bu sokaktaki ahtapotçu mükemmel

Bu mekan artık kapandı, yaz kış Pothia'ya taşındı. Efsane Mamouselos restoranı

Keçi'nin sahibi Tunç kaptan ile Bodrum limanında

Panis'teki amcam Ahmet Benli ve eşi sevgili Olga ile bir akşam İstanbul'da buluşmuştuk.

TEMMUZ

Yaz başlayınca hayat daha çok teknede geçer oldu. Mesela Haziran ayında On İki Adalar'ın kuzeyde kalanlarına gitmeye başladık. Kara hayatında kayda değer bir şey olmadığı için bu ayı atladım. Geldik Temmuz ayına.

Hisarönü Körfezi, Söğüt, Bozukkale taraflarına denizden gitmeyi 2019 yılı sezonuna bıraktım. Ama Söğüt'ü çok özlemiştim, hadi karadan gidelim dedik ve iki günlük bir gezi yaptık. Bir günü Söğüt'e, ikinci günü Datça'ya ayırdık ve Bodrum'a feribotla döndük.

Tabii ki yine yol üstünde Akçapınar tostçusuna uğrandı

Söğüt'te Denizkızı'nın sahilinde güneşi yolcu ettik

Orhaniye sapağına gelirken Mavi Pide'yi ihmal etmedik

Datça'da Fevzi'ye gitmeden Bodrum'a dönmedik

Yazın sabahları ofise gitmeden bizim Giritli Teyze'de yüzmenin tadını çıkardım

Arada arkadaşlarla buluştuğumuz geceler geçirdik.

EYLÜL

Ağustos ayını yine aynı nedenle atladım. Yani Ağustos'ta hayat daha çok denizde geçti. Buna ait notları diğer blogda yazacağım.

Yazın Fourni adasına kadar kuzeye çıkamamıştık. Eylül ayında feribotla gidip bu adayı ilk kez görmek istedik. Bir sonraki sezonda denizden gidersek fikrimiz olsun bari. Çok sakin, ulaşımı nispeten zor olduğu için çok turist olmayan mükemmel bir ada. Bu arada ıstakozları ile meşhur olduğunu duyduğum için daha bir merak içindeydim.

Annem, kardeşim Sena ve Gülüşan ile birlikte bir yaz akşamındayız

Ailemizin en büyüğü halam ile Hanende Mey'de buluştum

EKİM

Ekim ayı bol seyahatli geçti. İstanbul'da işlerim vardı, hem yeni arabayı denemek istedim hem de dönüşte özlediğimiz İzmir'de bir gece kalırız dedik. İzmir'den Bodrum'a döndükten on gün sonra bu sefer iş için İzmir'e gitmemiz gerekti. Dönüşte bir geceliğine Sığacık'a geçtik. Sonra da doğum günümü geçirmek üzere Kalymnos'a gidip Kalymnos sezonunu kapattık.

İstanbul'da araba kullanmayı unutmuşum neredeyse. Yollar çok değişmiş, tüneller yapılmış vs.

İstanbullu hayatımda sık sık yaptığımız gibi, bir akşam Yurdaer hocamla birlikte boğaz kıyısında rakı akşamı yaptık

Yine bir tekne fuarı vardı, yine bakınıp, iç geçirip çıktık.

İzmir'den dönerken eski yolu kullanıp Efes'e uğradık.

Efes'ten sonra tabii ki istikamet Ortaklar oldu

Bir sonraki İzmir seyahatinin dönüşünde de Sığacık'ta geceledik

Derken doğum günüm bahanesiyle Kalymnos'a geçtik

Şu adada sağda en parlak ışığın olduğu mekan arkadaşım Mihaili'nin mekanı Kapsoulis. Doğum günü akşamımda oradaydık

Mihailis ile

Sosyal medyada birbirimizi takip ediyorduk bu sefer Telendos'ta karşılaştık ve tanıştık. Aslen Alman olan ve senenin bir bölümünü Samos, bir bölümünü Telendos'ta geçiren Gianni. Bu da takma ismiymiş, Yunanlılar asıl adını söylemekte zorlanıyormuş.

Gülüşan ile Telendos'ta

Ekim ayında akşamları artık evin içine girmeye başladık, hava serinledi

Gümüşlük'te güzel gün batışlarına şahit olduk.

İstanbul'dan Begüm ile Handan geldi, kardeşim Sena ile birlikte Hanende Mey'de rakı akşamı yaptık

Çeteyle birlikte bu sezon da Mahmut Kaptan'ı açtık.

İstanbul'dan Selen, Can ve Ozan geldiler.

KASIM

Ekim'in son günüyle Kasım'ın ilk günleri denizdeydik. Sonra uzun zamandır gitmediğimiz Fethiye'ye gitmeye karar verdik. Fethiye'nin de bendeki yeri ayrı. Hem sevdiğim dostlarım var, hem sevdiğim bir coğrafya.

Hava mükemmeldi, Yacht Classic Otel'de kaldığımız odanın balkonu bu güzelliğe açılıyordu.

Güney Ege'nin en güzel sapağı. Nereye gidersen git, cennet.

Önce Can'ı tanımıştım. Yıl 2002-2003 olmalı. Sonra kardeşi Bora ve Girida Balık'ın sahibi Taner ile tanıştım. Bu gidişimizde de Selen'i tanıdık. Şahane insanlarla güzel ve lezzetli bir akşam geçirdik.

Ahmet ile Berk Balık'ta rakı sohbeti yapmıştık.

2018 yılında en çok güldüğüm akşamın anısına bu fotoğrafı buraya alıyorum.

ARALIK

Geldik yılın son ayına. Bu kış sert geçiyor. Bol yağış ve fırtına var Bodrum'da. O yüzden denize çıkmak mümkün olamıyor. En son Kasım ayında Gökova'da üç gecelik bir seyir yapmıştık, sonrasında fırtınalar başladı zaten. 

Aralık ayında karayolundan çok güzel bir tur yaptık. İzmir'deki turizm fuarını gezdikten sonra geceyi İzmir'de geçirip ertesi gün çok merak ettiğimiz Troya Müzesi'nigezmek için Çanakkale Ezine'ye kadar çıktık. Dönüşte bir gece Ayvalık, bir gece de Foça'da kalarak Bodrum'a döndük. 

Ekim ayı ile başlayan karayolu seyahatleri Aralık ayında da devam etti. Yazın kaptan Serdar, kışın şoför Serdar olarak yaşıyorum.

İzmir'de Bodrum birası içtim tabii

Ahmet

Havva

Gülüşan

Troya Müzesi

Foça'da yaşayan 38 yıllık arkadaşım Konca ile buluştuk.

Datça'dan Fevzi geldi, Hakan ve mekanın sahibi Osman ile Hanende Mey'de bir araya geldik

Yine bir akşam Mahmut Kaptan ile, mekanındayken.

2018 yılına dair notlarımı buraya yazdım. Güzel bir yıldı, sağlığım yerindeydi, ailemin ve dostlarımın da sağlığı yerindeydi çok şükür. Bu coğrafyanın hakkını vermeye, buranın tadını çıkarmaya çalıştım. İşim ile özel hayatımı dengelemek için uğraştım. Tabii ki yaşadığımız coğrafya yaşadığımız ülkenin bir parçası. Doğal olarak ülkenin içinde bulunduğu kötü durumdan etkileniyoruz. Sadece burada olmanın bazı avantajları var, bunu değerlendirmeye de çalıştım.

Yeni yılın ülkede daha özgür, refah düzeyi daha yüksek, daha adil ve daha sakin geçmesini dilerim.

Bodrum'dan sevgilerimle...