Mahmut Kaptan ile birlikte kış sezonunu açtık
Mahmut Kaptan Bodrum’un
en kişilikli mekanlarından birinin adı. Aynı zamanda Mahmut Kaptan, hayatını
Ege denizinde, bu denizin adaları ve sahilleri arasında geçirmiş usta bir
kaptan. Doğma büyüme Bodrum’lu. Renkli ve hızlı bir gençlik yaşamış, babasının
marangozhanesinde mecburi çıraklık yaparken gözü hep mavi Ege’de olmuş. İkide
bir atölyeden sıvışıp onun bunun kayığında gezinen oğlunu gören baba sonunda
“senden marangoz olmayacak belli, senin gözün denizde” deyip oğluna ilk
teknesini yapması için sermaye verince kaptanın deniz macerası başlamış. O gün
bu gündür tarzı değişse de kaptanın kaptanlığı devam ediyor. Yazları denizde
olan kaptan kışları -çocukluğunda marangozhane olan mekanda- meyhanesindeki
tezgahın arkasına geçiyor. Mahmut Kaptan’ın yeri sadece kışın açık. Bodrum’da
genellikle yazın açıp kışın kaparlar, kaptan tersini yapıyor. Böyle olunca da burada
yaşayanların müdavimi olduğu bir mekan haline geliyor. Her ilkbaharda, yaza
yaklaşırken, genellikle nisan sonunda meyhane kapanıyor. Yine her sonbaharda,
kışa doğru açılıyor. İşte dün de yeni sezonun açılışını yaptık. Bu yıl açılış
tarihi bayram tatili öncesine denk gelince İstanbul’dan dostlarımız da tatil
amacıyla Bodrum’da olduklarından açılışta beraberdik.
Bu blogu takip edenler
için Mahmut Kaptan bildik bir sima. Gelip görmeseler bile yazdıklarımdan ve
fotoğraflardan mekan hakkında epey fikir sahibi olmuşlardır diye tahmin
ediyorum. O yüzden uzun uzun bu mekanı anlatmayacağım. Ama eski üç yazıyı
okumamış olanlar için şuraya linklerini yazayım;
Mahmut Kaptan’a gitmek,
benim gibi burada yaşayıp, yemeyi içmeyi sevenler için bir kış ritüeli.
Kaptanda uzun boylu yemek yenmez. Tam meyhane işidir. Öyle ana yemek, ara sıcak
gibi kavramların yeri yok burada. Küçük tabaklarda mezelerinizi söylersiniz, ki
onu da sırayla söylemeniz iyi olur. Öyle restorana gitmiş gibi ortalığı mezeyle
doldurmanın alemi yok. Bu yörenin acımsı harika yeşil zeytininin yüzdüğü
zeytinyağına ocakta kızarmış ekmeği bandırıp rakıdan ilk yudumu alırsınız.
Böylece ayin başlar. Arkadan peynirinizi ve belki bir ahtapot salatası
söylersiniz. Favası müthiştir onu diyeyim. Sıra ciğere geldiyse rakının üçüncü
kadehini geçmiş olmalısınız.
İstanbul'dan gelen Cengiz, Bodrum'daki kadim arkadaşım Ahmet ve yine İstanbul'dan gelen Hülya ile Ahmet |
Didem ile Cengiz "acaba biz de Bodrum'a yerleşsek mi?" diye düşünürlerken |
İki Ahmet bir Serdar |
Ortam tam bir meyhane
ortamıdır. Müdavimler olarak aşağı yukarı hepimiz birbirimizi sima olarak
tanırız. Ben bazen tek başıma da giderim. Mutlaka iki kadeh tokuşturacak
birileri vardır. Her zaman barımsı tezgah kısmında oturduğumdan Mahmut Kaptan
ile de yarenlik ederiz. Bu yaz birkaç kez teknede bulştuk, anılarını anlatıyor
ben de kaydediyorum. Kitap haline getreceğim projenin yarısına geldik sayılır.
Kaptanın meyhanesini
açması kışın da habercisi olur bizim için. Yağmurlu kış gecelerinde evimden
çıkıp çarşıya kadar yürüyüp meyhaneden içeri girdiğimde ortamın sıcak havası
insanın içini ısıtır. Bazen de fırtınada rüzgara direnerek meyhaneye zar zor
varırız. İlk kadehi koyup sağlığa kaldırıp sohbete başlarız, fırtına unutulur,
çıkınca da ayılırız. Haftada en az bir kere kaptana uğramadan burada kış
geçmez. Ta ki nisan ayının sonunda kapanana kadar. Her kapanışta hafif bir
hüzün olur ama yazın geliyor olmasının sevinci bu hüznün etkisini azaltır. İyi
dileklerle sezonu kapatır, bir dahaki açılışta buluşmak dileğiyle dağılırız.
İşte dün akşam da iyi kışlar dilekleriyle yeniden bir araya geldik. Açılış
geceleri hep kalabalık ve curcuna
olur. Araya giren yazın verdiği rehavetle serviste bazı aksamalar olur. Ama
ikinci gün bunlar biter ve “nerede kalmıştık?” der, kadehleri tokuştururuz. Hem
zaten önemli olan açılışta yine bir araya gelebilmektir. Hele bu yıl olduğu
gibi, eksilmeden artarak bir araya gelebilmek en büyük mutluluktur.
Tam açılış hatırası... Hülya, Ahmet (Coka olanı), Ahmet (Kurşuncu olanı), bendeniz, karşımda Ayşegül, Havva ve Didem. Cengiz Akduman fotoğrafçı olduğu için bu fotoğrafı ona çektirdik. |
Kaptanın kızı Tuna'nın, açılış akşamının yorgunluğu ile, kendinden hep birşeyler isteyenlere bakışı |
Bodrum'da bir Balkan meyhanesi açsın diye heyecanla beklediğimiz Volkan. Volkan'ın eski yeri Asmalımescit'te şimdi Cafe de Paris olan meyhaneydi |
Yolunuz kışın Bodrum’a
düşerse, çarşıya girin, altılı ganyan bayinin yanında mavi badanalı
çerçeveleriyle Mahmut Kaptan’ın meyhanesini bulursunuz. Eğer hava iyiyse,
fırtına yoksa, dışarıda oturuluyorsa kahkaha seslerinden hemen buluverirsiniz. Veya
gecenin ilerleyen saatlerinde Çökertme türküsü söylenen bir mekan görürseniz
işte orası Mahmut Kaptan’ın yeridir. Dün akşam olduğu gibi...
İyi kışlar olsun...
;-)Keyifli akşamlara...
YanıtlaSilKaptanin yerine ve Bodrumun kisina merhaba demek guzeldi.
YanıtlaSilDun tam anlami ile yaz sezonunun sonu idi.
Ilk yagmur yagdi,
Kisliklar ilk defa giyildi,
Kaptan yerini acti.
Sizlerede iyi kislar olsun.
Üstad saygılar, bu ay bende Ankara'yı terkedip Bodrum'a yerleşiyorum. Bu blog'u takip ettikçe Ankara'dan ayrılmak daha da kolaylaşıyor. En yakın zaman'da sizinle ve Mahmut kaptanla kadeh kaldırmak ümidiyle.. Emrah..
YanıtlaSil