Kekova’da üç gün sonrası Bodrum’a dönüş rotası üzerinde Faralya
Yoldan tele ile Kelebekler Vadisi'nin görünümü |
Faralya'daki Oyster'e inen yol otomobilin navigasyon ekranında görülmüyor, kayıtlarda yol olarak mevcut değil |
Kelebekler Vadisi'nin yoldan normal görünümü |
Bulutların güneşle yarattığı görüntülerden |
İkinci kez geldiğimiz Oyster’e yine ana yoldan ayrılıp, son derece bozuk toprak yoldan inerek vardık. Normal bir arabayla inilmesi mümkün değil. Aşağıdaki videoda yolu görebilirsiniz. Bu sefer kaldığımız odanın balkonundaki cibinlikli yatak bizi vurdu. Gece birkaç saat yıldızların altında, sadece dalgaların kayalara vuruş seslerini dinleyerek uyuduk. 2005 yılında Ölüdeniz’de kaldığımız Jade Residence’ın yetkililerinden Can’ı bu sefer Oyster’de görünce eski bir dostu görmüş gibi sevindim. Geçen yılki aşçının aynen devam ettiğini duyunca sevincim bir kat daha arttı. Çünkü buranın aşçısı bu bölgenin eskiden en iyi deniz mahsülü restoranı olan ama şimdilerde kapanıp otele dönüşen Beyaz Yunus’un aşçısı. Kekova’daki yemekler için ne yazdıysam tam tersini burası için yazarım. Tatilde yemeğe çok yüklendiğimizden öğlen sadece bir zeytinyağlı yapmasını rica ettik. Hayatımda bu kadar güzel taze fasulye yemedim. Havuçlu ve kırmızı biberli fasulye çok iyi bir ana yemek oluvermişti. Faralya Oyster’de altı İngiliz misafir vardı o kadar. Zaten toplam yedi evcik var. Bu da maksimum ondört misafir eder. Ha unutmadan; Oyster’in en büyük nimeti çocuk kabul etmiyor olmaları. Hoş, buraya çocuk getirmeyi kimse düşünmemeli zaten. Eğer çocuğu serbest bırakırsanız ilk günü kayalardan denize uçar. Bizimle ve personelle beraber altı İngiliz’i de katınca toplam nüfus oniki oldu. Koca alanda bu kadar kişiydik.
Balkondaki cibinlikli yatak |
Denizin inanılmaz rengi |
Önümüz deniz, sağımız, solumuz yeşillik, arkamız Babadağ |
Denize bu kayaların arasından giriliyor. Zahmetli ama sonuç müthiş |
Fethiye ve Ölüdeniz'e yağmur yağarken |
Oyster’de her akşam başka bir menü hazırlanıyor. İlk akşam soslu patlıcan, üzerine peynir eritilmiş kabak (kabak ogreten gibi), sübye dolması, börek, ahtapot kolu ızgara ve levrek ızgara vardı. Parmaklarımızı yedik. O derece. İkinci akşam ise ana yemek olarak biber, kabak ve patates kızartması üstüne eklenmiş ince ince kesilmiş bonfile dilimleri vardı.
Faralya’ya Fethiye’den gidiliyor. Fethiye, belki Ege’nin en güzel koylarına sahip. Ama ilçenin girişi çok kötü, tam bir Anadolu kasabası görünümünde. O derece zevksiz. Ege ile hiç ilişkisi yok gibi. Neyse ki marina bölgesi öyle değil. Tüm Ege’yi gezdim, buradan daha berbat mimarisi, daha berbat ve özensiz girişi olan kasaba görmedim. Eve gelince 2011 seçim sonuçlarına baktım. Bodrum’da CHP %56 AKP %22 oranında oy almıştı. Fethiye sonuçlarıysa AKP %42 CHP %37 olmuş. Bilmem anlatabildim mi?
Yorumlar
Yorum Gönder